ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 01-03-2023 17:12   Güncelleme : 02-03-2023 23:38

Gökyüzü Ağlıyordu

Yazan: Serhan Poyraz -GÖKYÜZÜ AĞLIYORDU

Gökyüzü Ağlıyordu

GÖKYÜZÜ AĞLIYORDU 

Karanlığın içinden, uzaktan belli belirsiz boğuk boğuk geliyordu sesler. Yüzü koyun yerdeydi, kıpırdamaya çalıştı bir umut ama olmadı. Canı o kadar çok acımıştı ki hareket etmeye cesaret eder miydi bir daha bilmiyordu. 

Dizlerinden aşağısı ve sağ eli dirseğine kadar beton parçalarının altındaydı.  

Soluna doğru başını kaldırıp etrafına baktı. Moloz, yıkılmış duvarlar ve karanlık.. 

“Kahretsin!”  Canı çok yanıyordu. 
Tekrar yüzü koyun yere kapaklandı. Kalbi toprakta atıyor o da toprağı soluyor gibiydi. Havada ölümün soğuk kokusu vardı sanki.

“Allahım yardım et ne olur?”  döküldü dudaklarından çaresiz bir şekilde. 

Ağlamaya başladı, hıçkıra hıçkıra…
“Oğlum, kuzum, sakin ol canımıniçi." diyerek kendisini okşayarak uyandırmaya çalışan annesinin sesini duydu. 

“Aman Allah’ım, rüyaymış” derken derin bir nefesle attı şoku üzerinden. 

Anacığı kabus gördüğünü duyunca hemen yanına gelmiş ve şefkatiyle sarmalamaya çalışıyordu işte. 

Bir an aklına annesiyle konuşmadığı geçmişteki o kör günler geldi aklına. Ne haksızlık etmişti annesine.. 

Sonradan gerçekte nasıl biri olduğunu ve annesinin ne kadar haklı olduğunu anladığı bir kız yüzünden anacığının kalbini kırmıştı. İşte ona bakıyordu anne şefkatiyle. Onun da gözleri doldu sevgiyle. 

Bir anda bir gürültü duyunca yerinden sıçradı. Toz toprak döküldü tepeden. Acaba tamamen toprak altında mı kalacaktı birazdan. Kıpırdamaya çalıştı. Yine aynı korkunç acı. Yerinden kıpırdatmadan bu taşı hareket etmesi imkansızdı. 

Bağırdı can havliyle, “Hadi artık, gelin artık!! Kurtarın beni. Dayanamıyorum!!” 

Toprak dökülüyordu üzerine ara, ara. Tozlanmıştı saçları, kaşı gözü. Kulak kesildi birden. Allah'ım, insan sesi duyuyordu. 

Bağırmaya çalıştı yine “Burdayım” diye , sesi çıkmadı bu kez. Daha az önce bağırmamış mıydı? Acaba bağırdığını mı zannetmişti? Aklı da ruhu da enkâz altındaydı onun gibi. 

Sesler geliyordu kimin olduğu anlaşılmayan. Bir dakika bir dakika eski sevgilisinin sesi miydi o? Onu arıyordu belli ki. Aylar önce terk etmişti oysa ki… Kalp kırmak ne kolaydı. Sevgilisinin de kalbini kırmıştı.  

Kendisi gerçekten sevenlerin kalplerini kırmakta uzmanlaşmıştı herhalde. Nasıl bir insan olmuştu hayatı boyunca? İnanamadı kendine. 

Uzaklardan sesler geliyordu hala.  Mırıltı gibi sesler, uzaktan belirsiz anlaşılmaz… Boğuk boğuk… 

Boğulacak gibi hissediyordu, nefes almakta zorlanıyordu. Uyku ile uyanıklık, rüya ile gerçeklik arasındaki bir boyuttaydı. 

Hayır uyumak istemiyordu çünkü uyursa uyanamayacağını biliyordu. Enkâz altında olmak gerçeğiydi ama o rüyalarını, rüyalarındaki sevgiyi hissetmek yaşamak istiyordu.  

Topraklar biraz daha hızlı dökülmeye başladı. Artık neredeyse tamamen toprak altında gibiydi. Ciğerlerinde toz kokusu, dudaklarında toprak ve gözlerinden akan yaşlarla çamurlar akıyordu yüzünden… 

Büyük bir gürültü koptu ve yeniden deprem olmaya başladı. Yıkılan duvarlar yeniden yıkılıyordu.. Üzerine toprak yağıyordu ve tüm gücüyle “Annnneeee(!)?" diye haykırdı tamamen toprak olmadan hemen önce…

Karanlık ve soğuk bir yerdeydi, üstelik çıplaktı. Üzerine beyaz bir örtü örtmüşlerdi. Etrafında kendisi gibi üzerilerinde örtü örtülü onlarca insan.. Hepsi bir çadırın içindeydi. 

Bir anda bir sıcak el hissetti yanağında. Annesi.. Ağlıyordu. Çaresizce ağlıyordu. 1999 yılında büyük oğlunu kaybettiği depremden sonra şimdi de küçük oğlunu kaybetmişti ve yine ağlıyordu. 

Tutamadı kendini ve yaşlar akmaya başladı gözlerinden annesi yanağını okşarken gökyüzünden çadırın üstüne.. 

Yağmur şiddetlendikçe şiddetlendi, anneler, babalar, çocuklar ağlıyordu. 

Tüm ülke ağlıyordu…

Gökyüzü ağlıyordu…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi