GECENİN HÜZNÜYLE...
Kaynaşır durur iç çekişleriyle
Titreşen yıldızlar geceye
Ateş çıtırtıları savrulmuş geceye
Ateş böcekleriyle
Işımada ay gülen yüzüyle
Ebruli sulara
Kısılmış gözleri
Bir mavzer namlusu, öfkeli
Yüreği ağzında adamın
Derinleşir yalnızlığı gecenin hüznüyle
Dert yükü, karanlığa küskün
Gecenin ıssız bir saatinde
Mey dökülür ayın altın kadehinden
Kımıldanır ağaç yaprakları
Mahçup, sevdalı
Gecenin ıssız bir saatinde
Sıralanmış dağlar
Mavzer türküsü gibi
Görünürler yol kesen haydutlar gibi
Orada çatmışlar tüfeklerini
Bir rüzgâr ulur denizlerden
Sedef kakmalı udlardan
Kokusu kalmış avuçlarında adamın
Ihlamur yaprağının
Bahar yeli alıp götürür
Yaşamak saadetini
Düşleri bölünmüş karanlığa
Güzel gülüşlerde anımsamak sevgiliyi
Yeşile çalardı gözleri
Ay ağacı altında
Dizeler sürüp şiire iç çekişleriyle
Anımsadı dünde kalan güneşli günleri
Anımsadı, saçlarında güneşler eğlenen
Uzak diyarlara gitmiş sevgiliyi
Kenetleyip çene kemiklerini
Kanatarak yüreğinde sevdayı
Dilinde mahmur bir şarkı
Yüzünde ay gülümsemeleri
Karıştı karanlığa