DENEME
Giriş Tarihi : 14-09-2022 12:20

Eski Dostlar

Yazan: Ümmügülsüm Hasyıldırım - ESKİ DOSTLAR

Eski Dostlar

ESKİ DOSTLAR 

Geride kalan otuz dokuz yıl, bazılarımız içinse kırk bir koca yıl mazinin derinliklerinde yer almış. Hafızalara format atılma zamanı gelmiş.

Yıllara meydan okumak mı, yıllardan intikam almak mı? İlk günkü kadar muhabbet, son güne kadar sohbet. Anılar sohbete gebe.

Zamanı zamana ışınlamaktı belki 'iz' bırakan anılarda kaybolmak. Bazen geçmişte gömülüp kalmış bazen unutmayı yeğlemis. O izler, kimimizin ruhuna dokunmuş. Birilerimizin beynine dokunmuş. Bazen yangın, bazen fırtına bazen de buz tutmuş. Durağan anılar yer yer de zamana yenik düşmüş. 

Yüzler aydınlık. Gözlerin içinde özgün bir mutluluk. Herkes birbirine aşina. Tedbir elden bırakılmıyor pot kırmamak adına. Nezaketen tanışma, sonrasında oturulur muhabbet sofrasına. Çayla varılır sohbetin tadına. Çekirdek eşliğinde demlenir zaman. Çaya atılan şeker tadındadır anılar. İstisnalar kaideyi yine bozmaz olsa da burukluklar.

Kopuş muydu, ara vermek mi? Gerçek dostluklar da görece neydi? Zaman selinde kaybolan yıllar, hatıralara tutunup hayatta kalmıştı sanki. Doyumsuz. Lezzeti bir başka. Her bakışta da bir heyecan, her gönülde yılları sıfırlama derdi. Saniyesi hazine değerinde saatler. Bitmesinden korkan masum yüzler.

Her can bir dala konmuş, o dal onun yuvası olmuş. Her yuva, hayat sahnesinde rol almış. Bazı hayatlarsa o sahneden buharlaşıp, başka alemlere yol almış. Yürekler hüzne dursa da an; renk renk, desen desen sahneye nakşolmuş.

Kör kuyularda esir anlara  uzatılan dallar. O dalların ucunda raks ederek çıkan anılar. O anılarla yeniden, yeniden dalışlar. Her dalışta başka bir mücevher. Dönemeyecek olanlara burun direklerine oturan sızılar. Hüzünlü yâdlar.  Masumiyetin, vücut bulmuş hali resmoldu hatıra sofrasında. 

Her can ayrı dünya. Her 'anı' ayrı örgüydü masada. Hiç sığar mı kırk yıl bir ana? Heyecanla renklenir yâdlar. Ağız tadına eşlik eder tatlılar. Tane toplayan tavuklar gibi iner çıkar masada eller. İkram edilen çaylar, çaylara eşlik eden çerezler coşar.

Koşar adım zaman, saatleri yutar. Anda kalır yürekler. Her güzellikte bir nihayet var. Geri geri gitse de ayaklar, netice de illaki son var. En kısa zamanda, yineleme hayaliyle edildi veda. En kısa neydi, o da muamma.


                                    

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi