ERKEK DOĞSAYDIM EĞER
Erkek doğsaydım eğer
Bu asrın Mecnun'u ben olurdum
Şiir takardım sevdiğimin saçının her bir teline
Dolunayı eklerdim göz bebeklerine
Yıldız olurdum dileklerine
Üzgün mü, mutlu mu
Ruhunu koklayarak bulurdum
Kollarımla sarardım mücevher niyetine
Gönlümde saklar Göğsümde uyuturdum
Gece boyu bir masalı izler gibi izlerdim gözlerimi hiç kırpmadan
Uykusuna öpücüklü düşler kondururdum
Aldığı nefes, verdiği nefes
Rüyasında gülümseten ses
Ben olurdum
Erkek doğsaydım eğer
Sevdiğime papatyanın her bir yaprağı için başka bir ad bulurdum
Gözlerinde yağmur olunca hüzün
Dudaklarımla kuruturdum
Isındığı güneş, ıslandığı yağmur, yandığı ateş
Ben olurdum
Yeşillendiği bahar
Sarardığı hazan
Üşüdüğü kış
Delilendiği yaz
Günü, saati, mevsimi, iklimi
Arkasında bir dağ gibi yaslanıp güvendiği
Başını koyduğu omuz, pamuktan yastıklar gibi
Ve huzurla demlendiği
Ben olurdum
Ellerini tutardım avuçlarımda hiç bırakmadan
Okunmayı bekleyen nadide bir kitap gibi
Yazanı ben olurdum
Kabul olunmuş bir duanın şükrünü yaşar gibi
Niyazı ben olurdum
Tek tek bilirdim dileklerini
Sustuğu kelimeleri cümle cümle okurdum
"Ben varım" derdim
Hiç kimse olmasa da ben varım
Hep varım...
"Ben yağmurum"
Hiç kimse damlamasa da ben sana yağarım
"Ben sana mecburum" derdim
"Tek yurdum, tek vatanım..."
Sığındığı liman, dinlendiği umman
Kaf Dağı'na sevdiğini ulaştıran düş ben olurdum
Masalca bir sevdada
Tek, yalnızca ve sadece tek bir sevgilinin göğsüne konan kuş
Ben olurdum
Bu asırda dilden dile söylenen, anlatılan ve en gerçek olan yalan
Ben olurdum
Kim bilir belki de içimdeki bu aşk dolu fırtınayla
Attila İlhan ben olurdum...
Truva Edebiyat Dergisi