EKTİĞİNİ BİÇERSİN
Vardım bitkin halimle, çare bulup onmaya
Hastane de eyvahlar, neden bitmek bilmiyor,
Ölü gözlü bakışlar, kimse derdin sormuyor,
Boyun büktüm halime, sinemden taştı nehir...
Yol iz bilmez bir nene, koşup yardım eyledim,
Elleri titrek küçük, biraz derdin dinledim,
Aslında hasta değil, yalnızlıktan muzdarip,
Atmışlar bir haneye, evlatlar sanki sefir...
Sustum onu dinlerken, içimi hüzün sardı,
Can yoldaşı ölünce, miras kavgası hardı,
Bölüştürüp evlada, ona yalnızlık kaldı,
Aklı kapı zilin de, yoklayanı hep tehir...
Dedim “üzülme annem, kalk gidelim haneme”
Sana bir çorba yapam, gel birazcık kendine,
Yoklarım artık seni, halim vaktim elvere,
Beni de kızın saysan, gözün de sevinç seyir...
Şöyle bir düşününce, zor gelir bir anneye
Bir köşeye atılmak, unutulmak ne diye.
Oysa doğumla sundu, ona kutlu hediye
“Vah vah!” diye dinledim, tanrısal pertti âhir...
Düşmez kalkmaz bir Allah, düşkünü elden tutar,
Belki beni yolladı, tesadüf ile yarar,
Çok sevindi gül nene, duaları ruha kâr,
Muhabbetle geçti gün, yattı uyudu fakir...
Usulca örttüm yorgan, büzüldü altta bir can
Çok acıdım haline, yüzün de kalmamış kan
Elimden ne gelirse, yoldaşlıkla bir de han
Gönlümde patlar volkan, gözyaşıma gam mehir...
Başladım dualara, Yarab korkmazsam haşa,
Hayırsız evlat tasa, verme düşman başına,
Hiç bir anayı koyma, sılada türlü gama
Aklım da yoktur katta, zerketmem haşa zehir...
Bir ana dokuz ayda, kan verir canda cana,
Besler nefes aldıkça, damardaki kuzuya,
Her sessiz halde ödü kopar öldü sanıyla,
Kendi canı kıymetsiz, olsun girse de kabir...
Eğer o gücenirse, sana denmez mi gafil,
Bir gün senin de inan, başına gelmez değil,
Odur en kutsal yârin, koyma tek taşta sefil,
Başın üstünde taşı, sorguda olsun kefil...
Güneşçe der hep yokla, koy elini vicdana,
Ana hakkı ödenmez, biner yükü boynuna,
Cennet denmiş kitapta, onun ayak altında,
Yüreğe pul ekenler, biçerler zulü zahir...