DÜŞÜNCE KRİZİ
BİR İNSAN, BİR TEL VE BİR TANE DAHA TEL
İnsan bir düşüncedir. Düşünce ise bir tel.
Gerilmiş, titreşmiş, bazen kopmuş bazen düğüm düğüm olmuş… Ama her zaman var olmuş bir tel.
Bir insan, bir telin üzerinde yürüyorsa ona ne denir?
Bir cambaz.
Ama eğer o telin ne tarafa uzandığını bilmiyorsa?
Bir bilinmez.
Peki ya başka bir tel daha eklenirse?
İşte kriz orada başlar.
I. Telin Üzerinde Düşünmek:
Bir tel, insanı iki uç arasında tutan şeydir. Ama iki uç arasına gerilmiş olmanın da bedeli vardır: Seçim yapmalısın!
İleri mi gideceksin, geri mi? Dengede mi kalacaksın, yoksa düşmeyi mi seçeceksin?
Bazen telin üzerinde yürüyenler, düşüncenin en tepesinde olduklarını sanırlar. Ama tel gerilince fark ederler ki sırf dengeyi kaybetmemek için yürüyormuşlar.
Ne garip!
Eğer insan hep ileri yürümek zorundaysa bu ilerleme midir yoksa bir zorunluluk mu?
Eğer düşünce hep devam etmeli diyorsak gerçekten mi ilerliyoruz yoksa yürüdüğümüzü zannederek düşmemeye mi çalışıyoruz?
II. Bir Tel Daha Gelirse?
Bir tel daha geldiğinde yollar ikiye ayrılır.
Biri yukarı biri aşağı.
Biri sola biri sağa.
Ama insan tek bir tel üzerinde yürümeye alışmıştır.
İkinci bir tel geldiğinde yürüyüş durur.
Çünkü artık yol ikiye bölünmüştür.
Çünkü artık birini seçmek, diğerini kaybetmek demektir.
Çünkü artık düşünce krize girmiştir.
Bir düşünce ne zaman krize girer?
İşte başka bir düşünceyle karşılaştığında.
İnsan bir telin üzerinde yürüyebilir.
İnsan bir teli kavrayabilir.
Ama insan iki telin arasında kalırsa?
Bir tel kopar.
Ve insan artık sadece bir düşünce değildir.
O, iki düşüncenin arasına sıkışmış ve kendi kararını veremeyen bir krizdir.
Düşünce krizi, seçmek zorunda olmak ama hiçbir seçimin tam olarak doğru olmaması hâlidir.
Ve belki de gerçek denge asla tamamen birini seçmemektir.
***
TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...
Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz