DENEME
Giriş Tarihi : 14-01-2025 12:42   Güncelleme : 14-01-2025 16:41

Çocukluk Günlerinden Bir Örgü Öyküsü / Dilek Tuna Memişoğlu

Dilek Tuna Memişoğlu

Çocukluk Günlerinden Bir Örgü Öyküsü / Dilek Tuna Memişoğlu

ÇOCUKLUK GÜNLERİNDEN BİR ÖRGÜ ÖYKÜSÜ

Önce tığ tutma öğrenilir, parmağa ip sarma.
İpi alış üstten olacak.
Ne çok sıkı, ne çok gevşek.
Ve zincir çekmeyle başlar serüven…

Elin alışması için metrelerce zincir çekersiniz.
Sonra küçük halka yapmayı öğrenir, ardından sıkı iğne ve dolgular…
Döne döne ilerler örgü.
El bezi yapılır artan iplerden.
İpler uç uca düğümlenir, her bulunan zamanda tığ ele alınır, büyük hevesle örüldükçe örülür.
Ortaya rengârenk bir el bezi çıkar.

Ardından başka el bezi, bebeklere giysi, atkı derken, meraka göre ilerler gider el işi 
Kalemle tanışıklığımdan birkaç yıl sonra başlamıştı tığ ve iple serüvenim.
Telefonsuz zamanın kızları, el işiyle oyalanırdı o zaman.
Birbirleriyle el işi yaparken sosyalleşirlerdi.
O gün bugündür ipler, çeşit çeşit numara tığlar, şişler hobi çekmecemde durur.
Kalemi bırakınca tığ geçer bazen elime, kendimce örerim bir şeyler öyle.
İyi gelir, pek iyi yapar ruhu.

Şimdilerde gençlerin pek merakı yok el işine. 
Nadiren görünce mutlu oluyorum.

“Hala bana örgü öğretir misin?” Diye sorunca tığla ipi hazırladım hemen.
Amigurimiden tavşan örecekmiş.
Elbette biraz zaman var.
Önce el bezi örecek. Belki sonra ayıcığına kaşkol…
Bilmiyorum, zamanla olacak.

Zincirle başladık.
Biraz bol, biraz dar küçük yumağın hepsini ördü sabırla.
Tığ tutmayı öğrendi neyse ki. Şimdi sırada dolgu tekniği var. Adım adım ilerleyeceğiz hayalimizdeki tavşancığa.

Hiç bir yapay zekâ bilgisi, bir çocuğun el becerisiyle, hayaliyle, sabrıyla ürettiği ürünü kopyalayamaz.
Hiç bir telefon oyunu böyle bir üretkenliğin verdiği hazzı ve tecrübeyi aktaramaz yavrulara…

Varsa alırız tavşancık modelinin şifrelerini…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi