BU YÜREK, KÖR BİR ÖĞRETMEN
Her çarpışma bir
çökelti
bu dudak
ömürden taşanı söyler.
Zaten aşk dediğin farklı bir başkalaşım.
Kalbinin toprağıdır gideceğim sonsuzluk.
Seni kaleme alsam; gölgen uzar
akıl ve mantığın dizleri yorulur.
Lal olur sözün öznesi, dudağının dal ucunda gönderme yapar
imgelerin.
Ve bu yürek kör bir öğretmen ömür oynatır.
Evirip çevirip okuyorken bahtımı,
neyin tesadüfü bu rastgelelik?
Kimden bu ilham?
Yalnızlık ki geceye teslim, kim çeker ki yasını?
Sakıncalar doğurur.
Kaç katışıklık
örter çıplaklığını?
Mümkün mü kalbine koşup hoplamak?
Eyyy aşka içre olup,
aşkı bilmeyenim!
Bir tek cümleden ibaretmişiz.
Dağ gibi yaklaş,
yaslandığın kadar kifayetim.
Say ki yalnızlığın değiş tokuşu,
yüzüme yüzüne ört.
Bir soluk getir
vardır bir ortaklaşmacalık.
Bir çeşit intihar değil mi buğulanmak?
Sabahın kör karanlığı
ve birazdan damlayacak şafak,
yüreğimi sündürüp çeke çeke.
Kızdırma evrenin olgunluğunu!
Gün ve gün
umut saçan güneşedir gayretim.
Zor susar dağlarında nazik gelincik.
Gözlerimde çimlenen şaşkınlık.
Çimeni gebe bırakan yağmurun gücüne bak!
Yalvarabilir miyim
diz çöküp kalbimin üzerine?
Topla beni güneşin kızıl dudağında!
Gölgelerim rehin kalır.
Eyy aşkımın arsız tonu!
Dilinde bir refleksi var.
Nerede makam, nerede perde?
Suçlu bakışlarının yargıcı değilim.
Zamanın azgın dişi kemirirken şu ömrü.
Sen hangi imgedesin?
Yap bir gırtlak vuruşu,
bizi noktalayan.
Bir bir mısra dirilsin harfin dudaklarından.
Çorak gönlü yeşerten aşkın ırmağına ak!
Damıtılmış bir dünya var; insanı taşıyan.
İçinde gizlenmiş vahşi huylarıyla,
ateş külde gizlenir. Beni bu ihtimaller korkutur.
Keyfi kaçar soluk borumun, vaktine ömür biçer.
Kış bastırır yollara.
Gözünün ağ katmanında geceler.
Düşerken şafağın kollarına bak insiyatifimi kaybettim!
Kendi kuvvetime bağlı hayal gücüm.
Ser verip,
sır vermeyen duygulara.
Nasıl bir senfoni bu
söndükçe dirilen?
Şöyle hayat, hangi amacı güdüyorsun bilmem?
Sen, her gün yeşillenirken;
adım adım yokluyorsun avazlarımı.
Bam telime dokunma adım atmam için.
Ömre sınır çizmem,
sürgümü kilitlemem,
örgülerim ırmağına tabi, bilesin…
Akıtıver, yol ver! Toplayayım düşen her damlamı.
Gel de sarılma,
tohumlarını serperek yaşamın sırlı
kanatlarına.
Gel de vazgeç!
Her diriliş bir doğum.
Her aşk kalpte bir adak,
ve ben kansız
kurbanım.