ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 31-08-2022 01:12   Güncelleme : 31-08-2022 01:16

Bu Telefon Neden Çalmıyor?

Yazan: Turan Demirci - BU TELEFON NEDEN ÇALMIYOR? - Truva Edebiyat Dergisi 4. Öykü Yarışması 2. olan öykü

Bu Telefon Neden Çalmıyor?

BU TELEFON NEDEN ÇALMIYOR? 

Penceredeki tülün arkasından gözüken portakal ağacının yaprakları havanın kasvetini gizliyor. Arada bir dallara tırmanan kedilerin de birbirleriyle boğuşma sesleri gelmese havadaki kasvetin bütün hayata sirayet ettiğini düşünmeye başlayacağım. Gözüm yavaşça yapraklardan, dallardan, penceredeki tülden çekilip ortadaki sehpanın üzerinde duran telefona takılıyor “bu telefon neden çalmıyor”…

Bu sehpayı kendimiz yapmıştık. Yıllar önce satış standı olarak kullandığımız bir ürünün ayaklarıydı. Yıllarca sokakta kaldı, altından çok sular aktı o yüzden eskimişti. O işi yaptığımız zamanlarda yan komşulardan birinin sattığı ve yüzeyleri parlatılmış okyanus kabuklarından alırdım. Daha sonra bir tanıdığım bin dokuz yüz altmış model kasalı bir arabayla çıkıp geldi. Niyeti kamyonun kasasını değiştirmekti, öyle de yaptı. Eski ağaçları da bize bıraktı işte o üzerinde vida deliklerinin olduğu eskimiş ağaçları biz bu sehpanın üzerinde kullandık. İçinde oluşturduğumuz havuza da önce straforlardan deniz dibini andıran yüksekli alçaklı bir zemin hazırladık. Sonra üzerine tutkal sürüp üzerine siyah kumlar yapıştırdık. Daha sonra yeniden tutkal sürüp bu sefer daha açık renkli kumlar serptik. Bir süre sonra üstteki açık renk kumları hafif süpürünce deniz dibini andıran bir görüntü çıktı. Sonra kabukları yerleştirdik, kimi yerlerine yapay bitkiler ekledik. Deniz kenarlarından topladığımız doğal kabukların içine inciler koyduk ve böylece de deniz dibi görüntüsü tamamlanmış oldu. Üzerine de bir cam koyduk. Camın üzerindeki telefon “bu telefon neden çalmıyor”… 

Aslında bugün dışarı çıkacaktım yani hava böyle olmasaydı. Daha güneşli bir gün bekliyordum ama hiçbir şey beklediğin gibi gitmiyor ki. Bu alacalı kedi var ya hep oyunbozan ne zaman beyaz kedi dala çıksa gelip gelip onu rahatsız ediyor, geçimsiz midir nedir? Tül muntazam kapatılmamış aslında böyle durmazdı her kıvrımı birbiriyle uyumlu bir şekilde olurdu da bu gün… Sehpanın üzerindeki eski ağaçlarda vidaların altına konulmuş demir pulların izleri çıkmıştı. İşlerken o izleri silmedik. Öylece bıraktık, belli ki vidaları sıkarken sağlam olsun diye biraz fazla zorlamışlar ve altındaki pullar da ağacı ezmiş ama işleyince güzel göründü. Yanındaki çivi deliklerine de hiç müdahale etmedik onlar da ilk bakışta belli oluyor. Camın altından gözüken deniz dibine bakarak ne çok sohbet etmiştik. Hatta kimi zaman topladığımız kabukları hangimizin bulduğunu defalarca konuşmuştuk. Suda uzun süre kalmış ve rengi bozarmış ağaç dallarını, hatta deniz kenarlarından topladığımız taşları. Tam da onun bulduğu ağaç dalının üzerine denk gelen yerde duran “bu telefon neden çalmıyor”… 

Bak bak yine o kedi. Tül görüntüyü kapatsa ve hava puslu olsa da ben onun hareketlerini biliyorum. Sinsice yaklaşıyor, yine beyaz kedinin huzurunu bozacak. Aslında beyaz kedinin bir arkadaşı var ikisi bir arada olduğunda yaklaşamıyor da işte ne zaman yalnız bulsa bir yolunu bulup kötülüğünü yapmak için çabalıyor. Penceredeki tülün bir kısmı biraz fazla bir araya toplanmış. Kimi yerlerinde ise düz duruyor oysa ki hiç böyle olmazdı. 

Sehpa camının üzerindeki kumandalar, ilaç kutuları, içindeki suyun yarısı içilmiş bardak, son içtiğim bitki çayının kupası. Yine de alttaki deniz kabuklarının pırıltısı kendini göstermeye çalışıyor. Bu kabukların yüzeylerini bir şekilde kazıyarak altındaki sedefin ortaya çıkmasını sağlamışlar. O yüzden de göz alıcı renkleri var. Her birini yerlerine koyarken beraber karar vermiştik. Sonra o yapay bitkileri ve diğer kabukları. Üzerindeki camı kapatmadan önce son kontrollerini yaparken içinde inci olan istiridyelerden birine bir inci daha koymuştu. Yalnız olmasınlar demişti… 
“Bu telefon neden çalmıyor”…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi