BİR BAHAR GÜNÜ GÜLLER VE KEDİLER
Baharda etraf yeşillenip de ağaçlar çiçek açınca bizim sokak çok güzel görünür. Akşam saatlerinde hanımelleri ve iğde ağaçlarının kokusu tüm mahalleyi sarar. Şimdi mevsim yine bahar ve hafiften yağmur çiseliyor.
Bahçe duvarına oturup bir süre etrafa baktım. Yazın, dalları penceremden içeri giren kiraz ve beyaz çiçekleriyle ayva ağacı o kadar güzeldi ki! Dallara sığınan ıslanmış ve ürkek serçeleri izledim. Çam ağacının gövdesine sarılan sarmaşığın çiçekleri, pembe pembe gülümsüyordu sanki. Balkonun altındaki çam ağacı balkonuma; yazın yemyeşil dallarıyla güneş şemsiyesi, kışın da kardan ve yağmurdan koruma görevi yaptığını düşündüm. Gülümsedim içimden, teşekkür ettim. Arka bahçedeyse komşularla oturup çay, kahve sohbeti yaptığımız banklar ve tahta masa, yağmur suyuyla yıkanıp hazırlanıyordu yaz akşamlarına.
Yan tarafta çiçek tarhları öyle güzel görünüyordu ki yağmur damlaları çiçeklerin üstünde inci tanesi gibi parlıyordu. Bir döneme adını veren laleler; sevgiliye, “Ben duygularımda ciddiyim” diyen menekşeler ve “Seni hiç unutmayacağım” diyen karanfiller. Bahçe duvarının dibine sıra halinde dizilen, begonyalar, akşamsefaları, dallarına dokunsam kırılacak gibiydiler.
Güller! Sarı, beyaz, pembe, kırmızı güller. Eski Romalılar'da zenginliğin ve güzelliğin simgesi olan güller. Ortaçağ İngiltere’sinde kökleri kuduza karşı ilaç olarak kullanılan güller. Tarih boyunca kılıktan kılığa giren gül. Ayrılığın, hasretin, aşkın, masumiyetin sembolü olan güller. Bahçenin giriş kapısında sarmaşık gülleri, yan bahçede boy boy, renk renk güller...
Saf duyguların, masumiyetin, sevginin en temizini anlatan beyaz gül. Az ötede aşkın, en tutkulu hâlini, tutkuyla birine bağlanmayı anlatan kırmızı gül. Onun yanında aşık olunan kişiye, aşkını ifade etmenin en tatlı yolu. “Pembe, gönlüm sende” siz söylemeden aşkınızı sizin yerinize dile getiren pembe gül. Camı açtığımda ilk gözüme çarpan gül fidanı; sıcak sevgiyi ifade eden, giderek kuvvetlenecek yakınlığı vurgulayan sarı güller.
Yağmur durunca bahçe duvarlarının üstünde kâh güneşlenen kâh miyavlayarak dolaşan kâh birbirini kovalayan kedileri keyifle seyrettim. Bu kedilerin bazıları gerçekten eşsiz güzelliktedir. Van kedilerinin bir gözünün yeşil, bir gözünün mavi olması bir dünya harikasıdır. Ankara kedileri, uzun tüylü, pala bıyıklı şirin görünümlüdür. Pırıl pırıl parlayan gözleri, siyah tüyleriyle hemcinslerine fark atan siyah kediler. Bir de sokak kedileri var. Her gün bahçe kapısının önüne koyduğum yemek artıklarının, suyun kabını yoklamaya gelen sokak kedileri.
O gün uzun zamandır kendim için yapmadığım bir şeyi yapmış, bana hayatın anlamını hissettiren çevremi incelemiş olmaktan, Tanrı’nın bize sunduğu güzelliklere bakmakla kalmayıp gördüğüm için mutlu olmuştum. Düşündüm ki bu güzellikler bekçi ile değil, sevgi ile korunur.
Bir Kızılderili atasözü der ki: “ Yalnızca son ağaç kesildikten son ırmak zehirlendikten son balık yakalandıktan sonra… Ancak ondan sonra paranın yenmeyeceğini anlayacaksınız!”
***
TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...
Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz