ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 25-08-2022 05:58

Aracı / Üçüncü Bölüm

Yazan: Demet Mannaş Kervan - ARACI / ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Aracı / Üçüncü Bölüm

ARACI / ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 

Ayaklarını sürüyerek mutfağa girdi. Kızkardeşlerine, sanki başka bir dünyadaymışcasına boş gözlerle baktı.

-Bir kadın gördüm.
- Ah evet, genç bir kadın ve göbekli bir adam! Biliyoruz.
 - Onlar değil,dedi sakince. Yaşlı bir kadın!
-Desene  azalacaklarına artıyorlar!
Maggie, Katharine'in alayını görmezden gelip devam etti. 

-Bana bir soru sordu? 
Katherine önemsemeden gözlerini devirdi.

- O gece olanları hatırlayıp hatırlamadığımı...

O anda, iksirleri doldurmakla uğraşan Janet'in elindeki küçük şişelerden biri yere düşüp kırıldı. Kathrine kardeşine dönüp baktığında gözlerindeki korkuyu gördü ve tuhaf giden bir şeyler olduğunu anladı. Maggie'ye dönerek;

-Tabii ki hatırlıyorsun, dedi. Hepimiz hatırlıyoruz!
- Öyle mi? Oysa ben ne kadar düşünsem de hatırlayamıyorum. Söylesene; o gece ne oldu Kath?
- Rahip ve arkasına taktığı kalabalığı ellerinde meşalelerle evimizin önünde görünce kaçtık.
- Nereye kaçtık?
- Ah Mag, biliyorsun ya! Arka kapıdan çıkıp orman yoluna girdik ve saatlerde koştuk.
- Sonra?
- Sonra mı? Hekate'nin ışığını gördük ve ona doğru gittik.
- Peki ya sonra? Işığa koştuktan sonra ne oldu Kath?
- Şey...koştuk...koştuk ve kurtulduk!
- Nasıl? Nasıl kurtulduk? Ne oldu da sabah gözlerimizi yataklarımızda açtık?
 Katherine düşündü, beynini zorladı ama aradaki boşluğu bir türlü dolduramadı. Hatırlayamadığını itiraf etmek yenilgiyi kabul etmek olacaktı.

-Bunu nasıl sorgularsın? diye bağırdı. Bu Hekate'nin işiydi! Tanrıçamız bizi kurtardı ve eve getirdi.

Uzun bir sessizlik oldu. Kazanda kaynayan iksirin fokurtusunu  Janet'in sesi bozdu;
- Hayatım boyunca ne senin Hekate'ye  olan inancına sahip olabildim ne de Maggie'nin sana... belki de bu yüzden biliyorum. 
Yerinden kalktı, kız kardeşlerinin yanına gelip ellerinden tuttu. Gözleri yaşlıydı.
- O, Hekate'nin ışığı değildi   Katherine... O bir meşaleydi.
                        *

Temmuz 1996- İskoçya, Scalloway

Anthony, kapısındaki levhada "Alicia Oktabar-Aracı" yazan binadan içeri girdi. Meşeden, irice bir masanın ardında oturan orta yaşlı kadına;

-Bayan Oktabar, artık bitti mi? diye sordu.
- Bitmek üzere.
- Ne olur onu bir an önce iyileştirin! Her geçen gün daha kötüye gidiyor. Kendini o eve hapsetti, dışarı çıkmıyor, sürekli perdeleri kapatıyor. Unutabilmek için kendini ev işlerine verdi; yemek pişiriyor, durmadan çamaşır yıkıyor...
- Merak etmeyin Bay Bergman, karınız hasta değil.
- Ama... ama bu davranışları başka nasıl açıklanabilir?
 -O sebebini biliyor ama siz ona inanmıyorsunuz!
 - Yapmayın lütfen! Böyle bir şeye inanmak için deli olmak lazım. Zavallı Kelly'nin bu durumundan istifade edip onu kandırabilirsiniz ama beni...
 - İnandıramam, öyle değil mi Anthony?

Yaşlı kadın yerinden kalkıp arkasındaki  dolaba yöneldi. Çekmeceden çıkardığı bir tomar sararmış kağıdı alıp masasına döndü ve kağıtları adamın önüne itti.

- Sizi inandırmak için kanıt gerekeceğini biliyordum. Ben de kütüphaneye gidip eski arşivlerde bir araştırma yaptım... okuyun.

Anthony okuduğu bilgiler karşısında yüzünü buruşturdu ancak en sondaki kağıtta yer alan listeye baktığında gözlerine inanamadı. Uzun listedeki isimler arasında Katherine- Maggie- Janet Dafoe isimli üç kızkardeşin ismi de vardı.

- Başlığı okumuşsunuzdur. Elinizde tuttuğunuz o liste; 1500-1700 yılları arasında cadılıkla suçlanarak idam edilen; boğularak ya da yakılarak öldürülen kadınların listesi. Bu üç kız kardeş, nisan 1616'da Scalloway'deki evlerinin arkasındaki ormanlık alanda  yakalanarak yakılmışlar. Yanık cesetleri eve geri taşınarak yataklarına bırakılmış. Çok... çok acı bir ölüm!
 -Demek Kelly bu yüzden onların çok korkunç göründüklerini söylüyordu! 
-Evet. Unutmayın ki, evinize geldiğim gün onları ben de gördüm. Her yerleri yanmıştı, ama neyse ki onlar bunun farkında değiller çünkü hala yaşadıklarını sanıyorlar.
-Peki ne zaman gidecekler?
- Öldüklerini anladıkları vakit!

                            *
Temmuz 2020-İskoçya, Scalloway 

Genç adam kapının önüne geldiğinde içeriden gelen sesleri duyunca tereddüt etti. Anlaşılan ihtiyarın müşterisi hala çıkmamıştı. Bekledi. On dakika geçmesine rağmen kimse çıkmayınca daha fazla dayanamayıp kapıyı tıklattı; tık, tık, tık... 

İçeride; meşeden, irice bir masanın arkasında oturan beyaz saçlı, sivri çeneli ihtiyar kadından başka kimse yoktu. Merakına yenilip sordu;

- Yanınızda birisi olduğunu sanmıştım, kiminle konuşuyordunuz Bayan Oktabar?
- Aslına bakarsanız evinizin eski sahibi ile konuşuyordum,  Bay Kingston.
- Hadi ama!  Siz medyumlar sürekli böyle esrarengiz konuşmak zorunda mısınız?

Artık 90 yaşına gelmiş olan Bayan Oktabar hafifçe gülümseyerek cevap verdi;
- Öncelikle, kendimi medyum  olarak adlandırmıyorum;  ben "Aracıyım".  Siz, söylediklerime inanmasanız da 9 yaşındaki oğlunuz inanıyor. Zaten o yüzden buradasınız!
- Ah, evet Mikey, o çok korkuyor. Zavallı çocuk çıldırmak üzere. Genç, güzel bir kadının sürekli odasına girip perdeleri kapattığını,  etrafa çamaşırlar fırlattığını söylüyor. Karım da, ben de endişe içindeyiz.
- Merak etme genç adam, yakında gidecekler!
- Öyle mi? Bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?

Yaşlı kadın, önünde duran eski bir gazeteyi Bay Kinston'a doğru iterek;
- Çünkü gerekeni gönderdim, dedi. Birazdan ikisi de büyük bir mutluluk yaşayacaklar. Kelly, kocasına sarılıp "Artık gittiler" diyecek. Ama ne yazık ki bu mutluluk uzun sürmeyecek. Posta kutularına gönderdiğim Nisan 1996 tarihli bu gazetenin bir kopyasını gördüklerinde her şey bitmiş olacak. 

Adam gazeteyi alıp en üstte açık duran haberi okudu;

"Yeni evli Kelly ve Anthony Bergman çifti, evlerinin arazisindeki orman yolunda kaza yaparak öldü. Aracı kullanan Bay Bergman'ın, önlerine çıkan bir geyiğe çarpmamak için direksiyonu kırarak ağaca çarptığı tahmin ediliyor."
-Son-

Yazarın notu: Hikaye kurmaca olsa da 1600'lü yıllarda İskoçya, Scalloway'de cadılıkla suçlanarak öldürülen kadınlar gerçek ve kullandığım ön isimleri de onların gerçek isimlerinden aldım. Gördüğüm listede yer alan isimler, gerçekte yüzlerce olan isimler arasından sadece onlarcasıydı.

SON

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi