DENEME
Giriş Tarihi : 02-04-2023 22:13

Anda Kaybolmak

Yazan: Nihat Toğlu -ANDA KAYBOLMAK

Anda Kaybolmak

ANDA KAYBOLMAK 

İlahi ayetleri tüccar kafasıyla okumanın karanlığında zihinler tutsak kalıyor
Sekülerleşen akıllar aydınlığın yüzünü göremiyor bundan dolayı karanlığı aydınlık sanıyorlar.
Cüceleşen aklını göremeyen insanlar kendilerini birer dev sanıyor. Akıl yoksunluğu gerçekliğin üstünü örten bir karanlığa dönüşmüş durumda.

Dönüp de objektif bir şekilde kendilerine, bilinç altlarına bakamayanlar kendilerine şifa olacak her hakikatten uzak durabiliyor, her türlü aydınlığa sırt dönebiliyor, evrensel değerlerden erdemlik adına yüz çevirebiliyorlar...
İnsani ve islami duruşlar maalesef sadece dilde kalıyor...

Dürüstlük adı altında, erdemlilik adı altında her türlü sahtekârlık sergilenebiliyor, her türlü manipülasyonlara baş vurabiliyorlar.
Sahtekârlığın, sinsiliğin, bencilliğin nitelik kazandığı bu çağda renklerin, çizgilerin, duruşların bütünüyle birbirine karıştığını görebiliyoruz...

"Dünyanın çivisi çıkmış" demek belki de dünyaya hakaret olur. Eğer dünyanın çivisi çıkmış ise, insanlık başka yöne doğru ilerliyor.

Dünya sadece bir ev, bir yerleşim yeriydi. Bu yerleşim yeri ise mutlak anlamda geçici, faniydi.
Bu fani dünya elbette boşuna fani değildir. Fani bir hayattan ebedi bir hayata geçiş yeriydi.
Bu hakikati ıskalayanlar maalesef fani dünyanın cazibesine aldanarak bütün insani değerlerini heba etmekten imtina etmiyorlar.

İnsan bütünüyle bir muamma, anlaşılması zor bir varlığa dönüştürdü kendini.
Takdir edilme, beğenilme, alkışlanma arzusuna kapılarak nasıl bir muammaya dönüştüğünü ve takdir edilme duygusuna hayat verebilmek için nasıl bir anlaşılmaz ruh haline büründüğünü kendisi bile göremiyor.

Gerek maddi olarak gerekse beğenilme ve takdir edilme duygusu olarak o kadar doyumsuzlaşıyor ki bir noktadan sonra ilahlaşma duygusu dahi hasıl olabiliyor.
Bu arzuların sonu yok, bu doymazlığın sonu yok.
Bir avuç toprakla buluştuğu an eyvahların çığlıkları arşa dayanırda bu çığlıklar azabını arttırmaktan başka bir şeye yaramayacaktır.

Şu fani dünya hayatı içinde insanca yaşamak gibi bir erdemlilik varken üstünlük, bilgiçlik, benlik gibi hastalıklara, zaaflara yenik düşerek hayatı birbirine zindan edenler maalesef ne yaşamayı bildiler ne de  hayatın anlamını gördüler..

İnsan hep aceleci yönüne işlev kazandırdı.
Bundan dolayı hep 'an'a' kendini mahkum etti.
Oysa 'an' geçiciydi fakat gelecek ise ebediydi.
Anlık bir hayat için ebedi bir hayatı feda etmek akli selim olan hiç bir akıl için makul değildir.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi