ANI
Giriş Tarihi : 03-03-2023 16:25

Akide Şekeri

Yazan: Mehmet Aydoğan

Akide Şekeri

AKİDE ŞEKERİ

…Bej mantolu arkadaşımı almaya evlerine giderken geç de olsa aklıma geldi 'bir tatlı götüreyim.' dedim.
Hemen yakındaki mahalle bakkalından, bir kg. akide şekeri aldım ikram olsun, diye. Bakkalda başka tatlı gibi bir şey yok o yıllarda.

Cam kavanoz içinde ne zamandan beri kalmışsa, birbirine yapışmış gibi idiler. Hani şu dudak cikleti bakkalların sattığı yıllar. 

Dışarıda yağmur da yağıyordu ıslanmıştım da...
Derken evin kapısını çaldım, günlerden pazar olduğu için, öğretmen olan annesi ve babası da evde idiler. Babası kapıyı açtı, "Arkadaşımı almaya geldim." dedim. "O biraz önce çıktı." demesin mi? "Ama içeriye gel ıslanmışım bir kahvemizi iç gidersin." dedi. Ben elimdeki şeker torbasını uzattım, ceketimi aldılar. Şemsiyem olmadığı için bir hayli ıslanmıştım zaten. Misafir odasına geçtik. 

Hoş beşten sonra kahve ikram ettiler. Daha sonra benim getirdiğim, akide şekerini orada bulunan herkese ikram ettiler. Birer tane herkes aldı. Bu arada sohbetede daldık. Ağzımdaki akide şekeri bir türlü erimiyordu. Adeta dişlerimle dövüşüyordu. Bir baktım şekeri ağzına alan herkes benim gibi... Eritmek için ağzında bir o tarafa bir bu tarafa gezdiriyor. Kimse dişleri ile kıramıyor da... 
Bu arada annesi bana bakarak, "Oğlum getirdiğin şeker, senin sünnetinden mi kalmıştı?" demesin mi?(!)

Ben kıpkırmızı oldum  utandım... Baktım  olmayacak, ceketimi kaptığım gibi kapıya koşup evden kaçtım(!)... O gün bugündür bir daha "akide şekeri" almadım da yemedim de!.. Gördüğüm her yerde de bu olay gelir aklıma, ter boşanır, utanır kıpkırmızı olurum!..

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi