ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 05-01-2024 19:45

23 06 2082 Tarihli Gazete Haberi / Mehmet Engin Ayatar

Yazan: Mehmet Engin Ayatar -23 06 2082 TARİHLİ GAZETE HABERİ

23 06 2082 Tarihli Gazete Haberi / Mehmet Engin Ayatar

23 06 2082 TARİHLİ GAZETE HABERİ

Yaşlılık; hepimizin başına musallat olmuş, umudumuzu, hayallerimizi, sevincimizi, yaşam enerjimizi saniye saniye ufak ufak koparan tarifsiz kemirgen. Bir türlü, tam olarak tanımlanamayan kronik hastalığımız. Hepimizin bildiği gibi yaşlılığın bilimsel tarifi, yaşadığımız teknolojik devrimlere rağmen, yapılamadı. Doğal süreçlerin canlı biyolojisi üzerinde yarattığı bu eskimenin, yorgunluğun, bitkinliğin, yıpranmanın mekanizması bir türlü anlaşılamadı.

Yaşam ve ölüm diyalektiğinin tezahürüdür aslında yaşlılık. Hayatla güçle hareketle dopdolu, dünyaya gelen her canlı aslında yaşam denen olgunun karşıtını içinde barındırır ve bu karşıt güç -ölüm ki o da hâlen tam olarak anlaşılamamıştır- gün ve gün gelişir ve sahibini ele geçirir. Aslında, yaşlılık olgunlaşmamış bir ölümdür de diyebiliriz.

Hastalık, kaza, başka bir canlı tarafından yenilme, cinayet, intihar gibi nedenler bir kenara bırakılırsa, zaman içerisinde, meydanın yaşlılığa kalacağı aşikârdır.

Fakat, canlı neden yaşlanır? Hücre neden yenilenmeyi ya da bölünmeyi bir kenara bırakır? Cildimiz neden sarkar? Organlarımız neden çöker? Neden bir insan ortalama seksen yıl yaşarken bir kaplumbağa yüz elli yıl yaşar? Neden biri daha hızlı yaşlanırken bir diğeri hep genç kalır?

Soru silsilesi uzamaya ve birçoğu cevapsız kalmaya devam ederken üç yıl önce en temel soru -neden yaşlanıyoruz- cevabını buldu. Yanıt, dünya yörüngesindeki Vietkong Uzay Üssü’nde saklıydı. Ortalama ömrü üç yıl olan deney fareleri, uzay üssünde yedi yıl hayatta kalmışlardı. Kemik yorgunluğu, eklem rahatsızlıkları, kas gücü ve denge kaybı haricinde farelerde yaşlılık emareleri görülmedi. Bu şaşırtıcı sonuç Vietnamlı bilim insanlarını nedenin gerekçesini bulamadıkları ---bütün dünyayı sarsan- o meşhur yanıta götürdü: Yerçekimi.

Daha sonra yürütülen bilimsel araştırmalarda, yerçekiminin yaşlanmaya neden olduğu birçok kez kanıtlandı. Böylece, yerçekimsiz ortamın hücre yenilenmesini gerileten o meçhul etkeni ortadan kaldırdığı keşfedilmiş oldu.

Çıkan sonuç basit bir matematik oranla ifade edildi: T=t×g’/g (t: dünyadaki ortalama ömür, g’=bulunulan ortamdaki yerçekimi ivmesi, g=dünyadaki yerçekimi ivmesi).

Bu formüle göre, yerçekimsiz ortamda herhangi bir kazaya kurban gitmezseniz sonsuza kadar yaşamanız ya da Ay yüzeyinde yaşam sürenizi altı katına çıkarmanız mümkün.

Ortaya çıkan netice, dünyayı sarsacak kadar sansasyonel olsa da, halk kitleleri için büyük bir hayal kırıklığıydı. Soluduğu havayı temizleyemeyen, yediği yemeği doğal hale getiremeyen, kendi çöplüğüyle lağım suyuyla baş edemeyen insanlık, elbette kendilerini mezara doğru çeken yerçekimini değiştiremezdi. Lakin, herkese eşit işleyen fizik kanunları bazılarına daha eşit davranacaktı.

Üç yıl önce çevre sorunlarından, savaşlardan, haksızlıklardan, trafikten, çocuk ölümlerinden kısacası hüküm süren bütün çirkinliklerden usanan ve değerli yaşam sürelerini altı katına çıkarmak isteyen doksan üç zengin, bir adım attı ve Ay Göçmenleri Derneği’ni kurdu. Yer çekimsiz ortamın konforsuz koşullarına adapte olamayacaklarının bilincinde olan bu insanların amacı, ömürler daha da kısalmadan bir an evvel Ay yüzeyine kapağı atmaktı.

Paranın açmakta güçlük çektiği bütün kapılar birer birer zorlanıp açıldı ve ilk fırlatmayı takip eden altı ay içerisinde içlerinde sanayi devlerinin, silah tüccarlarının, bilişim devlerinin ve emlak zenginlerinin bulunduğu doksan üç eşsiz isim Ay gezegenine yerleşti. Üstelik Ay göçmenleri bizleri varlıklarından mahrum bırakmamak üzere internet yoluyla dünyayı yönetmeye devam edeceklerdi. Ta ki yirmi üç gün öncesine kadar.

Ay yüzeyine inen inceleme ekibinden alınan henüz kesinleşmemiş bilgilere göre olaylar, Ay Dünya arası yolculuklarda kullanılmak üzere depolanan hidrojen tanklarındaki patlama ile başlıyor. Ayrıca, oksijen ünitelerinde sızıntı ortaya çıktığı ve seraları besleyen havalandırma sisteminin devre dışı kaldığı gelen tespitler arasında. Doksan üç dünya vatandaşı, ay göçmeni yanma, boğulma, zehirlenme nedeniyle vefat etmiş bulunuyor.

Olayların eş zamanlı olarak başlaması, sabotaj şüphesini akıllara getiriyor. İsveç menşeili silah şirketi sahibinin yaklaşık iki ay önce şirketinin batması üzerine depresyona girdiği, gelen bilgiler arasında. Kendine ayrılan bölümden bir haftadır çıkmayan CEO’nun odasında el yapımı patlayıcı düzenekleri bulundu. Kariyeri boyunca; ismi birçok iç savaşa karışan, diktatörlerle dirsek temasını her koşulda devam ettiren ve terör örgütlerine silah ve mühimmat sağlayan şirket sahibinin ayrıca yasak bir aşk ilişkisine karıştığı geçen aylarda basına yansımıştı. Ay yerleşiminden kovulma korkusu mu, karşılıksız kalan bir aşk hikâyesi mi, ay ortamının yarattığı depresyon hali mi yoksa tamamen rastlantı eseri ortaya çıkan kazalar mı bu felakete neden oldu bilinmiyor.

İnsanlığı yeni fikirleriyle aydınlatan, zenginliğimizin kaynağı ve gelişmenin öncüsü bu doksan üç insanı rahmetle anıyoruz. Dünya genelinde üç günlük yas ilan edildi ve ülke bayrakları yarıya indirildi. Medeniyetin ufkundan kayan bu doksan üç yıldızın hatırası, her zaman gönüllerde yaşayacak.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi