ZAMAN İÇİNDE ZAMAN
Her sabah aynı saatte, devasa duvar saatinin vuruşuyla uyanıyordu Leman. Bu ses, sanki yalnızca onun için çalıyordu. Salonun sessizliğini yaran tok bir çan sesi gibi değil de yılların içinden gelen bir fısıltı gibiydi.
Burası, büyükannesinden kalan evdi. Turuncuya çalan duvarların arasında kaybolan yıllar, mavi merdivenin basamaklarına sinmiş çocuk kahkahaları, kitaplıkta sıralanmış, sararmış sayfaların arasındaki sırlar… Leman her sabah aynı koltuğa oturur, çayını yudumlar, büyükannesinin çiçekli tablosuna bakarak düşüncelere dalardı.
Bir gün, her zaman karşısına geçip izlediği tabloya daha yakından bakmak istedi. Kalktı, yavaşça merdivenlere yaklaştı. Fakat adım attığı anda, ev sanki nefesini tuttu. Saçlarının arasından geçen ince bir esintiyle birlikte tablo kımıldadı, onu oraya çeken içindeki sesten bir anda içi ürperdi ve arkasından bir anahtar düştü yere; paslı, ama üzeri ince oymalı, çiçek motifliydi.
Leman anahtarı eline aldı. İçini kaplayan korku ve merakla. Evin hiçbir kapısı bu anahtara uygun görünmüyordu. Tek tek denedi kapıları, dolapları; ta ki koltuğun arkasındaki kitaplığın en alt rafında, duvarla bütünleşmiş küçük bir kilide denk gelene kadar.
Anahtarı çevirdiğinde sadece bir kapı değil, geçmişin dehşetli sessizliği de aralandı. Rutubet ve toz kokusu yüzüne hücum etti bir anda, içeride tozlu ama dimdik duran bir sandık; sandığın üstünde büyükannesinin gençlik fotoğrafı… Ve altında not: “Zaman, unutanlar için geçer. Hatırlayanlar içinde yaşar.” yazıyordu.
Leman sandığın içindekileri tek tek inceledi. Eski mektuplar, siyah beyaz fotoğraflar ve solmuş bir defter… Her sayfasında tanımadığı isimler, geçmişin izlerini taşıyan, günlük yazılmış notlar vardı. İlginçtir ki sayfada kendi adı da yazıyordu.
“Leman, bu mektubu bulduğunda ben artık burada olmayacağım. Ama sen, hâlâ zamanın içinde yürüyorsun…”
Kalbi öyle hızla atmaya başlamıştık ki korkudan bir an elinden düşürdü mektubu. Derin derin nefes alıp kendini sakinleştirmeye çalıştı. Mektubu yazan kişi kimdi? Bu satırlar, yıllar önce ölmüş olması gereken büyükannesinin el yazısına çok benziyordu ama daha tuhaf olanı, zarfın üzerine yazılan tarihti: 13 Haziran 2025. Yani bugün.
O an, duvardaki saat bir kez daha çaldı. Ama bu sefer, zaman durmuş gibiydi.
Leman için belki de zaman hiç ileri gitmemişti. Belki o, yıllardır o koltukta oturuyor; aynı ânın içinde, aynı saatte, aynı duvarlara bakıyordu. Ya da…
Ya da çoktan başka bir zamana geçmişti… Sadece bunu henüz kendisi bile bilmiyordu.
***
TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...
Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz.