SEN DÖNEMEDİN
Bu ıssız yaylada, suskun yazına,
Turnalar döndü de sen dönemedin.
Sessiz ve kimsesiz vîran düzüne,
Baykuşlar döndü de sen dönemedin.
Özlem mi duymadın, yolları mı ırak?
Hiç mi aklın gelmez, etmezsin merak?
Taştan mı bedenin, demir mi yürek?
Leylekler döndü de sen dönemedin.
Yollar mı konuşmaz, yılları mı küstü?
Vakit mi geç oldu, zamanı mı sustu?
Dağın mı kar yağdı, rüzgâr mı esti?
Bülbüller döndü de sen dönemedin.
Yemin mi eyledin yaylaya, köye?
Muska mı yazdırdın yıldıza, aya?
Köprü mü yıkıldı, düştün mü çaya?
Ördekler döndü de sen dönemedin.
Vakit çok daraldı, tükendi ömür.
Ne beden dayanır ne tunç ne demir.
Karaca neylesin, yüksekten emir.
Her canlı döndü de sen dönemedin.
Zikrettin Karaca
DÖNERİM GARDAŞ
O ıssız yaylada, suskun yazına,
Kısmet olur ise dönerim gardaş.
Yaylalar çıkınca şenlenir düzü,
Temmuz ayı gelsin dönerim gardaş.
Özlem katmerlendi, ızdırap büyük,
Çıkmıyor aklımdan verilen öğüt.
Taştandır sanırsın yürekteki yük.
Leylekler geldiyse dönerim gardaş.
Yollarla konuşup yılla barıştım.
Vakit çabuk geçti, zamandan kaçtım.
Dağımda karlar sel oldu, coştu.
Bülbül güle konsun, dönerim gardaş.
Yemin eder miyim yaylaya, köye.
Muska yazılmaz ki yıldıza, aya.
Köprü yıkılsa da inerim çaya,
Durulsun dereler, dönerim gardaş.
Vakit çok daraldı, azalır ömür.
İlahî yerdense Beken'e emir,
Bu hasret yüküne dayanmaz demir.
Ömür yeter ise dönerim gardaş.
Vasıf Beken
Editör: Hamiyet Su Kopartan