EDEBİ DUALİTE
Giriş Tarihi : 31-07-2025 11:34   Güncelleme : 31-07-2025 12:21

Sanatın Dokunuşuyla Gelen Mucizevi Bir Dostluk & Sahildeki Kadının Büyüsü / Can Akın

Yazan: Can Akın -SANATIN DOKUNUŞUYLA GELEN MUCİZEVİ BİR DOSTLUK & SAHİLDEKİ KADININ BÜYÜSÜ

Sanatın Dokunuşuyla Gelen Mucizevi Bir Dostluk & Sahildeki Kadının Büyüsü / Can Akın

SANATIN DOKUNUŞUYLA GELEN MUCİZEVİ BİR DOSTLUK & SAHİLDEKİ KADININ BÜYÜSÜ

Eugene de Blaas'ın 1908 tarihli büyüleyici tablosu "On the Beach" (Sahilde) sadece bir yağlıboya eserden ibaret değil; benim için hayatıma ışık tutan, beklenmedik ve derinden etkileyici bir dostluğun başlangıcı oldu. Bu özel tablo, sanatçının imzası niteliğindeki zarafeti ve detaycılığıyla öne çıkar.

"Sahilde" Adlı Eser ve Sanatçısının Büyülü Fırçası

Eugene de Blaas (Eugen von Blaas olarak da bilinir), akademik klasizmin usta temsilcilerindendir. Eserlerinde Venedik'in canlı günlük yaşamından kesitleri, özellikle de zarif kadın figürlerini konu edinmiştir. "On the Beach", onun bu tarzının en güzel örneklerinden biridir.

 Sanatçı
 Eugen von Blaas (Eugene de Blaas)
 Yıl: 1908
 Teknik: Yağlıboya tuval
 Boyutlar: 
 73.7 cm × 43.2 cm (29.0 in × 17.0 in)

Mevcut Konum: Özel koleksiyon

Tablo; sahilde çıplak ayaklı, zarif giysiler içinde duran bir kadını betimler. Kadın, ellerini başının arkasına koymuş, adeta denizin ve güneşin tadını çıkarır bir pozisyondadır. Yanındaki sepet, onun sahildeki varlığına samimi bir detay katar. Arka plandaki sakin deniz ve uzaktaki kıyı şeridinin, kadın figürünün detaylı işlenişiyle oluşturduğu tezat, esere derinlik katar. De Blaas'ın fırçasından çıkan bu eser, yumuşak ışık kullanımı ve zengin renk paletiyle izleyeni adeta o anın içine çeker. Tablonun sol alt köşesinde "Eug. de Blaas 1908" imzası, sanatçının bu başyapıtına attığı son dokunuştur.

Bir Tablonun Fısıldadığı Kader ve Kalplerin Buluşması

Yıllar önce Venedik'in Murano Adası'nda, camın sihirli dünyasına adım attığım bir atölyede, hayatımın akışını değiştirecek o anı yaşadım. Murano camından eşsiz bir parçayı alıp kasaya yöneldiğimde, kasiyerin arkasında asılı duran 30x40 cm boyutlarındaki bir fotoğraf gözüme ilişti. Fotoğraftaki kadın, kasiyere öylesine benziyordu ki kalbim hızla çarpmaya başladı. Şaşkınlıkla "Eugene de Blaas yıllar önce senin resmini yapmış olmalı, inanılmaz benziyorsun!" dedim. Kasiyer, gülümseyerek "Annem bir yıl önce getirdi bu fotoğrafı, ‘Sana çok benziyor, şans getirsin.’ dedi. Ama senden başka kimse fark etmedi.” diye yanıtladı.

O an hissettim; bu sadece bir benzerlik değil, yıllar öncesinden gelen bir mesajdı. "Belki de o senin ruh eşindi, seni yıllar önceden resmetmiş.” dediğimde gözlerinde hafif bir hüzün belirdi. Ona adresimi ve telefonumu verdim. Kader ağlarını örmeye başlamıştı bile.

Bir hafta sonu, o ve annesi beni ziyarete geldi. Sohbetlerimiz koyulaştıkça, aramızda güçlü bir bağ oluştu. Annesi, Milano'ya döndükten kısa bir süre sonra böbrek kanseri sebebiyle vefat etti. Cenazesine katıldım, acısını paylaştım. Ardından, o benimle birlikte on beş günlüğüne Türkiye'ye geldi. İstanbul'u gezdik, her sabah Bebek'teki limanda çaylarımızı yudumladık, anılar biriktirdik.

İki yıl sonra Ankara'ya döndüğümde, aramızdaki o görünmez bağ koptu sanmıştım. Bana küstü, telefonlarıma ve e-postalarıma yıllarca cevap vermedi. Bu sessizlik, içimde derin bir yara açtı.

Ta ki bu yaz Avşa Adası'nda tatil yaparken deniz kenarında elinde sepetle yürüyen bir kadın görene kadar... Kalbim yeniden o ilk günkü gibi hızla çarpmaya başladı. Tüm eski anılar bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Eve geldiğimde e-postamı kontrol ettim ve gördüğüm o "Günaydın" mesajıyla dünyalar benim oldu! Yıllar sonra gelen bu mesaj, içimdeki umudu yeniden yeşertti.

Sanatın Getirdiği Sonsuz Mutluluk

Evet, yıllar önceki bir resmin fotoğrafı, sanatın ölümsüz gücüyle benim hayatıma böylesine değerli bir arkadaşlık armağan etti. Sanat, sadece duvarları süsleyen bir nesne değil, ruhları birleştiren, zaman ve mekân tanımayan gizemli bir köprü. Bu deneyimim, sanatın sadece geçmişten gelen bir miras olmadığını, aynı zamanda geleceğe umut taşıyan, hayatımızı güzelleştiren ve bize yeni, kaliteli dostluklar kazandıran bir mucize olduğunu kanıtladı.

Bu yüzden size de naçizane bir önerim var: Siz de beğendiğiniz bir sanatçının eserini çalışma ortamınıza veya ofisinize asın. İnanın bana, sanatın hayatınızı nasıl değiştirdiğine, size nasıl beklenmedik mutluluklar ve değerli dostluklar getireceğine şaşıracaksınız. Çünkü sanat, tarih öncesinden fısıldayan bir mesaj gibidir; doğru kalbe ulaştığında hayatınıza bambaşka bir anlam katar.

Saygılarımla.

BİR ŞİİR SANATIN DOKUNUŞUNA

Bir fırça darbesiyle açıldı bir kapı,
Yıllar öncesinden gelen bir esinti.
"Sahildeki Kadın," bir tablonun sırrı,
Gözlerinde gizli, bir dostluk filizi.

Murano'da bir an kaderin ağı,
Bir kasiyer yüzü, tanıdık bir anı.
"Sen misin o kadın?" dedim kalbim coştu,
Bir sanat eseri kalpleri buluştu.

Yıllar geçti sitemler, derin bir sessizlik,
Uzak diyarlarda  yitik bir iz.
Ta ki o yaz Avşa'da çıkan bir esinti,
Elinde sepetle yürüyen bir deniz kızı.

Gözlerde şimşek, kalpte yeniden aşk,
Bir "Günaydın" mesajı, umuda bir baş.
Sanatın gücüyle, yeniden doğan bağ,
Dostluğun mucizesi, bir ömürlük çağ.

***

TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE  KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...

Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz

Editör: Seher Uslu

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi