MİZAH
Giriş Tarihi : 24-03-2023 20:55

Nöbetçi Fırın

Yazan: Ender Arslan -NÖBETÇİ FIRIN

Nöbetçi Fırın

NÖBETÇİ FIRIN

“Kim söylüyor kardeşim böyle şeyleri? Yok öyle bir şey!”
“Abi bırak şimdi sen de ya, bizim Müfit görmüş işte seni!”
“Ulan o üçkağıtçının lafını mı muteber sayıyorsun yoksa benimkini mi?”
“Ama abi Müfit dedi ki…”
“Aha da okey çektim beyler, bu oyun böyle oynanır! Hadi bakayım mektebeee!”

Birden büyük bir gürültüyle sarsıldı fayans üstatları. Tek farı yanan bir araba duvara yıkıp pişpirik masasının ortasına dalmıştı. Toz duman arasında gıcırtıyla şoför kapısı açılırken oflaya puflaya ayağa kalkmaya çalışıyordu etrafa savrulan pişpirikçiler. 
“Burada bir fırın vardı abicim ne zaman kıraathane oldu burası ya?”
“Fırın yan tarafta da birader, bu saatte açık olmaz ki fırın!”
“Hadi ya! Hanıma da söz vermiştim, eve gelirken ekmek alırım diye. Ama ben ne yapayım arkadaşlar ısrar etti otur diye bak geç kaldım işte eve!”
“Senin kafan mı iyi birader duvarı da yıktın oyunu da bozdun, ne yaptın sen yaaa!”
“Ya ben ekmek için bozuk para bakıyordum çakmaklığın oralarda, bir de baktım gelmişiz ama fırın yok! Şimdi nerden bulurum ben ekmeği yaaa?”

Uyuklamasına zorunlu mola veren ihtiyar adam sadece ekmek meselesini anlamıştı.
“Evladım sen çok yanlış geldin, bir tek yukarı mahalledeki fırın açık olur bu saatte. Sen şimdi oraya git hemen ama giderken de şu kapıyı kapat. Esiyor bak soğudu içerisi.”
“Nöbetçi fırın orası mı dayı? Tam ne tarafa düşüyor bu fırın?”

Birden bir kükreme duyuldu,
“Ulaaan! Sizi bana sayıyla mı verdiler, bu sene beşinci keredir destursuz dalıyorsunuz mekânıma! Azıcık yavaş gidin ulan hayvan herifler!”
“Sakin ol Rıfat, adam isteyerek mi çarptı canım? Bak onun da arabası pert oldu.”
“E tabi adam sonuçta ekmeğinin derdinde; bak ekmek almaya gelmiş değil mi birader?”
“Zevzeklik etme sen de şimdi! Ama biz sana hep söylüyoruz kardeşim, şu ön tarafa bariyer duvarı neyin bir şey yaptırıver. Vallahi can güvenliğimiz yok yahu!”
“Hakikaten lan Rıfat, böyle giderse ben öteki kahveye çıkacağım artık ha. Ne bu böyle?”
“Ne diyorsun ulan sen!”
“Ben seni sevdiğimden Rıfat abi yoksa nedir yani?”
“Tamam beyler bir sakin olun! Herkes iyi mi? Kırığı çıkığı olan var mı?”

Pişpirikçiler şaşkın şaşkın kafa sallayıp onayladılar. Masa şimdi kurulsa oyuna devam ederiz havasına girdiler hemen.
“Rıfat üşüdük! Çayla bizi de içimiz ısınsın!”

Karakoldan sabaha karşı çıktığında güneş doğmamıştı daha. Etrafına bakındı her yer kapalıydı hala, sinirlendi. Söylenmeye başladı;
“Nöbetçi eczane var da neden nöbetçi fırın yok kardeşim? Evet evet, nöbetçi fırın kesin şart!”

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi