ŞİİR
Giriş Tarihi : 18-06-2025 14:28   Güncelleme : 18-06-2025 19:08

Meydan Okuyorum Şuuru Kırılmış Yüze / Sami Çelik

Sami Çelik -MEYDAN OKUYORUM ŞUURU  KIRILMIŞ YÜZE

Meydan Okuyorum Şuuru Kırılmış Yüze / Sami Çelik

MEYDAN OKUYORUM ŞUURU  KIRILMIŞ YÜZE

Baba deyince evren sarsılırdı bir zamanlar;
Onun gölgesinde atardı Göğsümüzdeki nabız.
Dağlar onun nefesiyle üşür, yıldızlar onunla doğardı.
Şimdi bir taş büyüyor içimde,  Kırılmış duam oldu adı.

Kimi kan kusar, içine atar;
Ben, sesimi balta yaptım bir kansıza.
Bir adla başlar kıyamet bazen,
Mühür gibi yedin sen, hırsızlığı alnına...

Baban canın olsaydı;
cehennemin sıvısı olmazdı pisliğin.
Yatarken o hasta döşekte, 
Sen sahte damlalarını dökmezdin can damarına.
Mal değil, vicdanını sattın sen
Ekmek değil, yalan yedin. 
Şimdi her çaldığın kuruşun bedelini;
Ben, gece yarısı iliklerimden söke söke ödüyorum...

Gökteki yıldızlar şahidimdir;
Senin arsaların yoktu, 
Yalnızca karanlıkta beslenen,
İs kokan bir aç gözlüğün vardı.
Arsayı değil,
Üç kuruşa babanı sattın sen
İnsanlığını sattın; alçaklığın şerli dünyasına!
Arsızlığınla arayıp "Reisim, malı bükdük," dediğinde
O malın içinde adamlık vardı, insanlık vardı.
Can, kan, kardeşlik vardı...
Sen hepsini kemirip kustun, 
Allık yapıp gezdin alnına,
Ar damarı çatlak yüzünle.

Sattığın evlerin duvarı harç değil, yalanla örüldü,
Borcu ödeme sözü verdin, her daireyle biraz daha sustun.
Cebin doldu, vicdanın boşaldı. 
Yüklendin kahpeliği her seferinde...
Çaldığın kapıları şimdi rüzgâr bile açamaz.
Kilitledin söz sandığını, 
Haramla attın her bir adımını,
Sattın üç kuruşa edebini, hayayı,
Unuttun arka cebinde adamlığını.

Karanlık yüzünle şefim dediğin ortağını bile sattın,
Daireler verildiğini duyunca. Geceyi yazdın ömrüne.
Sonra gündüzü yalanlarla doladın.
Ne alırsan al ne satarsan sat ruhunun kefareti olmayacak,
Adım attığın daireye giren her adım, yeni bir lanet yazacak sana.
Senin evin yok artık
Senin yüzün de yok!
Annenin kucağı bile utanır seni sararken.
O ana bilseydi, sen onun utancı olurdun.

Şimdi çık da bak aynaya;
Ne görüyorsun?
Dua mı, lanet mi?
Adını andığında gökyüzü bile irkiliyor artık...
Gökten düşen yıldızlar senin vicdanına çarpıyor
Ve hepsi kırılıyor, bir ışık daha sönüyor!..

Hırsız damgasını yemiş kişi;
Gözünden yaş düşürecekse babanın,
Bilinsin:
Sadece yaşa neden olan değil,
Onu izleyen de kahpedir gözümde.

Senin soyundan gelen,
Bir gün bu acının kokusunu taşırsa üzerinde;
İşte o gün kıyamet erken gelir
Ve ben, postalımla kıçına vurduğumda,
Senin dünya hesabın kapanır.
Geriye kalan;
Allah’la arandaki o kara boşluktur.

Sakın sakın!
Bir damla gözyaşıyla daha  gitme,
O hasta babanın yanına.
Gitme ki dolmasın kan gövdeye...
Sen ölmezsin öyle kolay.
Cezan: uzun, sessiz bir çığlıktır
Ve o çığlıkta boğulursun, kendi nefretinde...

Ben sustukça biriktim,
Zehirle mühürlü şimdi sözüm.
Son kez uyarıyorum,
Son kez!..
Yaklaşma sakın babanın yanına,
Sakın ola!...
Yaklaşırsan, kazarsın kaderini kendi tırnaklarınla...

Bir daha üç kuruş için yalan deme can derdindeki adama.
Üç beş daire için verdiğin araziyi;
"Verdim şirketin inşaatına" diye
Ağlattın o canı derdindeki adamı hasta yatağında.
O her damla gözyaşının hesabını, 
Kat kat sormam mı sandın sana...

Ey hırsız damgası yemiş yüz!
Bu dünya sana dar gelecek...
Ama öteki tarafta;
Adalet, nefes alır gibi gelir üstüne
Ve her aldığın nefes, yaktığın canların ahı olur.

Emanetime dil uzatanın
İsmini, taş bile taşımaz artık.
Kazındı geçmişin gözümde,
Yüzün, şimdi cehennem aynasında görünür sadece...

Şu saatten sonra sana acıyan, 
Üç kuruş mala ceddini satan:
Dünyaları, çalıp çırptığın her ne varsa,
Benim olanı dahi sersen de önüme;
Seni affeden, olsun en büyük kahpe...
Senin gibi üç kuruşa satacak 
Başka onursuz, şerefsiz yok yeryüzünde.
Kesip attığım tırnak kadar bile değeriniz yok sizin bende.

Kahpeliğin son hesabını;
Kusarak kapatır, toprak bile...

***

TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE  KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...

Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz. 


Editör: Suna Türkmen Güngör

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi