ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 30-07-2023 18:26   Güncelleme : 30-07-2023 22:55

Kırık Bir Aşk Hikâyesi / Nevin Aktekin Gülfırat

Yazan: Nevin Aktekin Gülfırat -KIRIK BİR AŞK HİKÂYESİ

Kırık Bir Aşk Hikâyesi / Nevin Aktekin Gülfırat

KIRIK BİR AŞK HİKÂYESİ

Kalem kırılmıştı bir kere aşktan yana.

Ayrıldılar...

İkisi de yeni bir düzen, yeni bir hayat kurdu. 

Hayat akıp gidiyordu işte!

Bir yılbaşı arefesiydi. Adam vitrinde çok beğendiği pembe renkli  elbisenin kırmızı rengi olup olmadığını sormak için mağazadan içeri girdi. 

Yeni gelen malları raflara yerleştirip düzeltmekle meşgul olan arkası dönük kadın satıcıya seslendi.

"Bakar mısınız hanımefendi. Vitrindeki elbisenin kırmızı rengi de var mı?"

Satıcının aklı yeni gelmiş kıyafetleri bir an evvel yerine yerleştirmek ile meşgulken adamın yüzüne dönüp hiç bakmadan,

"Tabii beyfendi buyrun burada aynı modelin farklı renkleri de var. Hangisini istersiniz?" diye müşterisine sordu.

Adamın yanından geçerken parfümünün kokusu takıldı burnuna. Ne kadar tanıdık ve aşinaydı bu kokuya!

Hayallah bu parfüm kokusu şimdi neden o geçmişindeki adamı aklına getirmişti ki.

Bir zamanlar çok sevip unuttuğunu sandığı o adam ile aynı marka parfümü kullanıyor olmalıydılar.

Neyse ki o olamazdı.
O kimbilir şimdi nerede  kiminleydi?
Onun gibi yuva kurmuş olmalıydı.

Bu garip durumdan silkelenmeye çalışırken  içinde engel olamadığı bir merakla adama doğru bakarken adamı da ona bakarken buldu.

Her ikisi de o an donakaldı.

Evet oydu!

Yılların izleri her ne kadar ikisine de vursa, yüzlerindeki yaşın getirdiği izler derinleşse de birbirini görüp bakışları buluşunca ikisinin de kalbî alabildiğine hızlı atmaya başlamıştı.

İkisi de bir an geçmişe gittiler gözleri
dolu dolu.

Kadın bir anda  toparlanarak içindeki heyecanı gizlemeye çalışarak o adamı hiç tanımamış gibi davranıp vitrindeki elbisenin kırmızısını getirdi.

Tir tir titriyordu kadın...

Gözü o anda adamın sol elinde parlayan alyansa takıldı.

Sonrada kendi alyansına baktı.

Gözlerini o adamdan kaçırarak,

"Sanırım eşinize alacaksınız bu elbiseyi?" dedi.

İçinden binlerce şey geçiyordu kadının. "Parmağındaki o alyansın sahibi kadın ben olmalıydım ben" diye haykırmak isterken susturdu içinde kasırgalar esen yüreğine inat dilini...

Adamda belli belirsiz dudaklarında acı tebessüm ile,

"Evet, bu iyi bunu alıyorum paketler misiniz?" dedi.

İçinden, "Evet sen olmalıydın; evet, sen parmağımdaki alyansın sahibi ama ah kader!" dedi için için...

İkisi de kasırgalardan nasipli yüreklerini susturup birbirilerini hiç tanımamış edasında davranmaya devam ettiler.

Sadece gözleri ile konuşuyorlardı.

Adam elbiseyi alıp parayı ödedikten sonra dükkandan çıktı.

Kadın;
Hakim olamadığı gözyaşlarıyla öylece kalakaldı. 

Şimdi ikisi de bir zamanlar yaptıkları basit bir gururun sonucu aşkın acı meyvesini yiyorlardı.
Şimdi keşkelerde kurdukları hayatlarında.

Kadın mağazadaki yazar kasasının yanındaki koltuğuna öylece yığıldı.
O an görüp fark ettiği kasanın kenarına bırakılan çakmağı eline aldı.

Hâlâ sıcacıktı.

Adamin elinin sıcaklığını hissetti ve film şeridi gibi geçti o çakmağın hikayesi.

Çünkü ona o çakmağı yıllar önce o almıştı.
Ve adam o gün bu gün o çakmağı  kalbinin üzerine gelen ceketinin cebinden  hiç çıkarmadan yıllarca  taşımıştı.

"Sen hala benim kalbimdesin, ben seni unutamadım hâla bu da ispatı." dercesine  kadının hediye ettiği o çakmağı oraya bırakıp gitmişti.

Adam mağazadan çıkıp  gözleri dolu dolu arabasına bindi.

Elinde yeni yıl hediyesi eşine aldığı o hediyeye baktı.

Sonra da elini sol göğsüne  götürerek çakmağın boşaldığı yer olan kalbinin üstünü sıvazlarken direksiyona elleriyle öfkesini çıkartırcasına hızlı hızlı vururken geçmişine lanet ederek yüreğindeki keşkeleri ile hıçkırarak ağlıyordu...

İşte böyle içerilerde bir yerlerde hepimizin  sakladığı vardır muhakkak sonu mutlu bitmeyen bir kırık kalp "aşk hıkayesi."

Onların ki gibi.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi