DENEME
Giriş Tarihi : 26-09-2024 14:59

Kelimelerin Efendisi Olmak: Yazarlık / Furkan Toprak

Yazan: Furkan Toprak -KELİMELERİN EFENDİSİ OLMAK: YAZARLIK

Kelimelerin Efendisi Olmak: Yazarlık / Furkan Toprak

KELİMELERİN EFENDİSİ OLMAK: YAZARLIK

Kelimelerin, mürekkebin, sayısız yaprakların sahibi olan, onlarla eş, dost, düşman olabilen bir meslektir yazarlık. Toplum içinde pek de anlamı bilinmeyen; bireysel olarak kişinin iç dünyasını bir okyanusa dönüştüğü alanlardan biridir. Hayatta yaşanılan, yaşanılabilmesi hayal edilen, yaşanması mümkün olmayan hayatların dahi kelimelerle, cümlelerle, sayfalarla dile getirilmeye çalışıldığı ütopik bir evrendir.

Tüm yazarların yazar olmasını sağlayan en önemli kriter iç dünyaları ile dış dünyaları arasında sürekli bir etkileşimin var olmasıdır. Bazen sevinçlerini belli etmek için, bazen içine attıklarını “dışa vurmak” için, ya da çıkmaz sokağa damlaları sebebiyle kaleme ve yaprak sayfalarını ilaç niyetiyle kullanırlar. Sözgelimi Yakup Kadri, “Yaban” romanıyla Kurtuluş Savaşı’nın kendinde bıraktığı izleri, kahramanları aracılığıyla anlatmıştır. Halide Edip Adıvar da “Sinekli Bakkal” romanıyla zıtlıkları bir araya getirmiştir. Düz yazılarda anlam biraz daha dolambaçlı ve sabır gerektiren bir iş olduğu için okuyucu dikkatli ve her daim gözü açık olmalıdır. Örneğin Tolstoy “Anna Karenina” romanını yazarken şu ifadeyi kullanmıştır: “Şimdi yine can sıkıcı ve bayağı Anna Karenina’ya girişiyorum. Biricik isteğim bir an önce bitirmek.” Gerçekten de büyük eserlerin ardında yatan en büyük iki gücü yine Tolstoy şöyle diyor. “En güçlü iki savaşçı, sabır ve zamandır.”

Yazarlık sadece kendini roman, hikâye gibi alanlarda değil, şiir gibi duygusal coşkunluğun, kalp nabzının daha fazla çarpıldığının hissedildiği yerde de gösterir. Burada kelimelerin sayısı, biçim biraz daha kısa gibi gözükse de okuyucuda bıraktığı etkinin izleri daha kısa sürede gerçekleşir. Şiir duyguların etkisinin en fazla etki ettiği yazın alanıdır. Çünkü burada “kulak için kafiye” unsuru ön planda olduğu için okuyucu düz uyak, sarmal uyak gibi edebi terimlerin etkisine, kendisi fark etsin veya etmesin, kapılıverir. Bir kere şiirin tadına varan okur, onun etkisinden kolay kolay çıkamaz, bu uğraş kendisine mutluluk getirdiği zaman da kendi iç güdüleri onu şiire götürür. Bu yüzden şiir yazmak roman ve hikayeden daha zor bir uğraştır. Bir kelimenin mecaz anlamda, yan anlamda nasıl kullanılabileceğini, hangi şiir teması için, ne tür kavramlar seçilebilir bu filtreleme doğru yapılmalıdır. Bu yüzden bizlerin gözlerimize kısa ve basit gibi gelen şiirlerin perde arkasında yaşananları bir de şairlerin ağzından dinlemek gerekir. Dinlerken ruhumuzda bir şeyler hissedebilirsek işte o zaman sanırım şiirin ne demek olduğunu bir nebze de olsa anlamaya çalışabiliriz.

Yazarlık öyle bir alandır ki; bilim, sanat, spor, ekonomi, coğrafya, tarih, psikoloji vb. Tüm alanlardan  toplumun tüm kademelerinde bilgi sahibi olabilmek, bunun üzerine bu alanlardan birinde veya birkaçının içinde olmak gerekmektedir. Yazarlık dünya ve evrenin içinde, ortasında ve dışında olmaktır. Bu mesleği yapmak isteyen kişilerin başlıca özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

1- Okumaya ve araştırmaya çok ilgili olmalıdır.

2- Sabırla çalışmalı, zaman kavramını göz ardı etmemelidir.

3- Toplumun birçok alanında bilgi sahibi olmalıdır.

4- Farklı ideolojik düşüncelere saygı duymalı, onlarla iletişim kurarken tarafsız olmalıdır.

5- Zihinsel ve duygusal yönlerinin otokontrolüne dikkat etmelidir.

6- Evrensel bir kişiliği olmalı, farklı dilleri öğrenebilmelidir.

7- Geçmiş- Bugün- Yarın zaman üçgenini iyi analiz edip olaylar ve durumlar arasında sağlıklı kararlar vermelidir.

Sizler de yazar olmak, kitaplar yazmak istiyorsanız, hayal dünyanızı zenginleştirmeli ve esnek düşünceye sahip olmalısınız.

“Yazar olmak, gökkuşağı renginde elbiseyi üzerinde taşımaktır.”

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi