ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 23-01-2023 20:26

Kabulleniş

Yazan: Melike Aybar -KABULLENİŞ

Kabulleniş

KABULLENİŞ 

Güneş'in doğuşu bir başkaydı bugün. Sanki bir şeyler anlatırcasına gökyüzünü iyice aydınlatamamış ya da aydınlatma gücü bulamamıştı derken bulunduğum yerde de bir gariplik hissedip etrafıma bakındım ve güneşin doğuşunda yatağımda olmam gerekirken bir ağacın dibinde buluverdim kendimi.

'Ne için gelmiştim, tek başıma ne işim vardı burada?' diye sorular belirdi kafamda... 

Düşünürken uzaktan tanıdık bir ses duyar gibi oldum sese kulak vermek istedim fakat çok anlaşılır değildi. Belki de ortada bir ses yoktu. Kalktım biraz yürüdüm yürürken tekrardan düşündüm ben tek başıma buraya gelmiş olamam olmamam gerekir ama net bir cevaba varamadım. Evet tekrar aynı sesi duydum biri bana sesleniyor belki de aradığım cevaplar bu sesin sahibinde gizliydi. "Hey kim var orada?" diye seslendikçe ses uzaklaşmaya başladı ve benim başka bir yol bulmam gerekiyor yoksa cevapsız bir yere gidemezdim.

Burada bulunuyorsam cevapları da olmalıydı, biri bana bir açıklama yapmak zorundaydı en azından ben öyle düşünüyordum. Yürümeye devam ettim ama kaygılarım arttı çünkü bu yolun sonunda neyle karşılaşabileceğimi bilemiyor ve haliyle korkuyordum...

Korktukça göz yaşlarıma hakim olamadım başta duyduğum sese hitaben bağırmaya başladım belki artık buna bir son verir beni bu bilinmezlikten kurtarır. Fakat hiçbir karşılık alamadım. Göz yaşlarımı sile sile koşmaya başladım. 

Başlangıç noktamdan baya uzaklaşmıştım.  Evet ses sessizliğini korumaya devam ediyorken yer yer bazı izlere rastladım ve ilk başta mana veremedim, ben ilerledikçe izler çoğalmaya başladı belki de bu izler birer ipucuydu. Dün yağmur yağmış olsa gerek toprakta tekerlek izleri vardı. Bu izleri takip ettikçe 41 numaralı bir erkek ayakkabı tekine rastladım ve burnuma hiç hoş kokular gelmemeye başladı. Ben kaygılı bir şekilde izleri takip etmeye devam ettim ne olursa olsun sonuca varmalıydım.

Yutkuna yutkuna devam ederken  paramparça olmuş bir telefon buldum daha da ilerlerken toprakla bütünleşmiş kan izlerine rastladım belki de bu kan ilk başta duyduğum sesin sahibine aitti ya oysa ?  'O zaman ne yapardım?' diye düşünürken hızlandım ve evet bir kaza geçirmiş yüzü net olmayan birini gördüm ve taşlar bir bir yerine oturdu. Bu bir motorsiklet kazasıydı. Benim kaza sahibini yoklamam, yaşıyor mu diye bakmam gerekiyordu ama cesaret edemedim. Onca geldiğim yolu ardıma bakmadan koşarak başladığım noktaya geri dönmüştüm ve haliyle yorulmuş uyuyakalmıştım  ağacın dibinde... 

Gözlerimi açtığımda yatağımda buluvermiştim kendimi ve anladım ki aslında gördüğüm, aradığım cevaplar, sesin sahibinde değil kabullenemediğim gerçeklerimde saklıymış!..

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi