İNCELEME - ARAŞTIRMA
Giriş Tarihi : 07-09-2024 20:55   Güncelleme : 07-09-2024 22:49

Himba Kabilesi / Serhan Poyraz

Yazan: Serhan Poyraz -HİMBA KABİLESİ

Himba Kabilesi / Serhan Poyraz

HİMBA KABİLESİ

Afrika’daki ilkel kabileleri araştırırken karşıma ilginç bir kabile çıktı…

Kuzey Namibya’da yaşayan kendi halinde etnik bir topluluk olan Himba kabilesi…

Nüfusları 30-40 bin civarında. Yaşadıkları bölgenin çetin çöl şartları ve dış dünyadan kopuklukları sayesinde “Himba”lar geleneksel yaşam tarzlarını büyük ölçüde koruyabilmişler.

Kabilenin kadınları hamile kalmaya karar verdiklerinde bir ağacın altına oturuyor ve dünyaya gelmek isteyen çocuğun kendisiyle iletişim kurmasını bekliyorlar. Çocuğun annesiyle kurduğu ilk iletişimi, ona söylediği bir şarkı ile başlattığına inanılıyor. Çocuğun söylediği şarkıyı hisseden anne bu şarkıyı eşine de öğretiyor ve ardından hamile kalmaya çalışıyor.

Anne, hamileliği boyunca çocuğun şarkısını kabile ileri gelenlerine ve yaşlı kadınlara öğretiyor.

Doğum sırasında çocuk bu şarkıyla karşılandığı gibi, düşüp bir yerini incittiğinde de yine aynı şarkı ile avutuluyor. Aynı zamanda, çocuğu ödüllendirmek ya da herhangi bir başarısını kutlamak için de bu şarkı söyleniyor.

Çocuk ilerleyen yaşında toplumsal bir yasayı ihlal eder ya da suç işlerse, köy meydanına çağrılıp topluluk tarafından çembere alınıyor ve ona hep bir ağızdan kendi şarkısı söyleniyor.

Bu enterasan kabilenin kadim geleneklerine göre; antisosyal veya ahlak dışı davranışları düzeltmenin yolu cezalandırmadan değil, sevgiden ve o bireye kendi “gerçek kimliğini” hatırlatmaktan ibaret. Bu gerçekten hayranlık verici bir uygulama.

Doğumla, hatta daha da öncesinde bir melodi ile başlayan içsel kimlik farkındalığı; o kişinin ileriki yaşamında, herhangi bir zamanda, çizgisinin dışında yanlış bir hareket yapmamasını sağlıyor belki de.

Etkileyici ve bir o kadar da güzel bir şey, kişinin kendi şarkısını duyduğunda kötülüklerden arınabilmesi veyahut kazandığı bir başarının gururunu en üst düzeyde ama zararsızca, doyasıya yaşayabilmesi.. İyilik ve mutluluğun en saf hallerinde, ruha bir şarkı formunda en ritmik yolla nüfuz edebilmesi.

Ve bu şarkı, cenaze merasiminde son kez söylenene kadar hiç bitmiyor.

İlginç değil mi?

Bazen şarkı, bazen fotoğraf, bazen bir hayal imgesi üzerinden biz de iç dünyamıza bir pencere açmaz mıyız? Stresten arınmak, sakinleşmek, her şeyden önemlisi, en güvende olduğumuz yere, kendi içsel gerçekliğimize ulaşmak adına.

Bu açıdan bakıldığında, Himbaların kişiye özgü şarkı geleneği de; psikolojideki “imgelemenin” bilimden habersiz bir kabile tarafından uygulanan hali olsa gerek..

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi