ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 31-12-2024 21:39   Güncelleme : 31-12-2024 21:50

Gönül Fısıltısı / Gülçin Granit

Gülçin Granit -GÖNÜL FISILTISI

Gönül Fısıltısı / Gülçin Granit

GÖNÜL FISILTISI

Yağmur hızlanıyordu. Duyuyordum...
Teneke dama düşen yağmur damlacıkları, pıtır pıtır sesler çıkarıyordu. Gözlerimi açalı epey zaman olmuştu. Yataktan kalkmak istemedim.

Bir müddet yağmur damlacıklarının yüzüme damlamasına izin verdim. “Kocam beni sevseydi, üstüme sevgili yapmazdı” diye düşündüm. Yağmur hızlandıkça, yüzümden akan su damlacıkları gözyaşlarıma karışıp yanaklarıma süzülüyordu. Artık kalkmalıydım, bacaklarımı paslı bir makas gibi açıp yataktan çıktım. “Ah bacaklarım! Bu genç yaşta hep bu rutubetin sonuçlarıydı bunlar.” Alelacele banyodan iki leğeni kaptığım gibi yatağın üstüne bıraktım. Evi gezmeye başladım. Akan başka yer var mı diye inceledim. Ev dediğin iki oda bir sofa. On adımda kontrolü tamamladım.

Gerekli birkaç yere de mutfaktan kap kacak koydum. Tıp tıp sesler yankılanıyordu evin içinde. Biz her yağmur yağdığında maalesef böyle olduk. Dua etme ihtiyacı hissettim birden, sonra vazgeçtim.

Anneme nasıl dua etmek gerektiğini sorduğumda; “Dilindekini yüreğine fısılda, O duyar” demişti. Bu söz üzerine çok düşünmüştüm. “Acaba dilim ne diyor?” diye. Şimdi dilimde ne var ne yok biraz düşünmem lazımdı. Düşünürsem eminim kocamın metresine kılçığı alınmamış küfürler savurabilirdim. Gönlümü dinlemekten vazgeçtim. Kalkıp, eve tas ve leğenlerden oluşan düzenekleri kurduktan sonra kahvaltı için çayı demledim. Evde olanlarla bir güzel karnımı doyurdum, gözlerim açıldı. İçerisi oldukça soğuktu. Perdeyi açmadan araladım.

Dışarıda kıyamet gibi bir yağmur vardı ve işe gitmek için ellerinde şemsiyelerle koşturup duran insanlar. Tenekeden sobayı da birkaç odun parçasıyla tutuşturdum. Birazdan içerisi de ısınırdı. Yine düşündüm. Akşamki kavgayı ve sekiz aydır neyi düşünüyorsam, yine aynısını düşündüm. O şıllıktan geceleri de korkusuzca kocama mesajlar gelmeye başlamıştı. Kocam yıkanırken gelen mesajlardan kadının telefon numarasını kaydettim. Onu arayıp onunla konuşmak istedim. Gerçi bunu nasıl yapacağımı ben bile bilmiyordum. Başkasının kocasını ayartmak ne demekmiş öğrensin istedim.

Sobanın yanındaki çekyata çöktüm ve derin bir nefes aldım. Şimdi kadını arayacaktım. Saat erken miydi, uyanmış mıydı acaba. Artık bunun için çok geçti telefon çalıyordu bile...

Karşımdaki uykunun koyuladığı tarazlı sesini düzelterek cevap verdi. “Buyurun” dedi bir ses. Karşımdaki bir erkek sesiydi. Bu kesinlikle benim kocam değildi. Yoksa bu kadın evli miydi? “Yanlış numara sanırım, kusura bakmayın” diyebildim ve telefonu kapattım. Hiç böyle düşünmemiştim. Kadının evli olduğunu, demek o da kocasını aldatıyordu. Aman Yarabbi! Vazgeçmeye hiç niyetim yoktu. Kocasının oluşunu da bir avantaja çevirebilirdim.

Aradan biraz daha zaman geçince onu yeniden arayacaktım.

Kalkıp akşamdan kalan kavganın izlerini yok etmeye çalıştım. Ocağa ıspanak yemeği koydum. Akşama hazır olsundu. Böylece bu olaya daha fazla odaklanabilirdim. Saat öğleye geliyordu. Yere çömeldim, sırtımı duvara dayadım. Kütür kütür sesler geldi boynumdan. Göğsümden uzun bir soluk çıktı, rahatladım. "Bir telefon konuşmasının kime ne zararı olabilir" diye düşündüm. Elimde delil olması için telefonu ses kayıt programına aldım. Telefon çalıyordu:
- Buyurun.
- Efendim, tesadüfen bir numara çevirdik ve bizden üç paketlik cilt bakımı kazandınız. Yalnız; sponsorumuz olan Pisko Analiz Derneği’nin (evlilikte sadakat isimli araştırmayla ilgili) bazı özel sorulara cevaplar vermeniz yeterli olacaktır.

Karşıdaki kadında büyük bir sessizlik belirdi, lafı sonuna kadar dinledi. “Elbette başlayabiliriz” dedi.

- Evli misiniz? Evliyseniz çocuklarınız var mı?
- Evliyim, bir de yirmi yaşında bir kızım var.
Aman Tanrım!  Kocamdan yaşça da büyük bir kadın olmalıydı. Kocamın yarı yaşı kadar kızı varmış baksana, seni şıllık seni!
- Ne kadar güzel, kocanızla aranızda kaç yaş fark var?
- Yirmi yaş.
- Oldukça fark varmış,
- Ne iş yapıyorsunuz?
- Kocamın paralarını yiyorum şekerim.

Seni kenar kasabanın dilberi seni, seni ölçüsüz kadın seni…

Hele o sesi…

Sözcüklerin belini kırarak cevaplar veriyor. Konuştukça gözlerimin önünde belirdi kadının sıfatı. Onun sesi çirkin, mutlaka yüzü de çirkin olmalı, saçları kısaldı, dudağının üstünde bir ben belirdi, yüzü tüylendi ve kırışıklıkları belirdi. Bu kadın seviştiğinde eminim ıkınır, kızdığında tıslardı. Seni erkek budalası, kart tavuk seni…

- Bu yaş farkı evliliğinizi nasıl etkiliyor?
- Ben mantık evliliği yaptım şekerim.
- Peki, kocanız sizi hiç aldattı mı?

Kadın iç gıcırdayıcı bir ses tonuyla kahkaha attı.

- O mu?
- Aşka inanır mısınız?
- Asla şekerim.
- Peki, aldatmak sizce normal midir?
- Âşık olmuşsan başta.
- Biraz önce aşka inanmadığınızı söylemiştiniz?
- Bazı özel ihtiyaçları aşk olarak adlandırıyorum şekerim.
- Öyleyse, siz aldatmayı normal karşılıyorsunuz?
- Buna aldatmak denemez, dedim ya! Özel ihtiyaçlar bunlar.
- Adresinizi gönderin ben de biletinizi kargoyla yollayım.
- Bu testi kocanızla da yapmamı isterseniz size üç paketlik cilt bakımı daha vereceğiz?
- Tabi tatlım.
- Kocanızın telefon numarasını verir misiniz?

“Hemen tatlım.” diyerek telefonu kapattım. Kocasını arayıp, onunla görüşmek istediğimi karısı ve evliliğiyle ilgili çok önemli bir konu konuşmam gerektiğini söyledim. İki saat sonra bana yakın bir kafede buluşmak üzere sözleştik. Üstüme mantomu giyip şemsiyemi de alarak çıktım. Kafeye geldiğimde pencere kenarındaki bir masada tek başına kel bir adamın oturduğunu ve henüz sigarasını yeni söndürmekte olduğunu gördüm. Yaklaştım, selam verip karşısına oturdum.

İki gözüm iki çeşme aylardır karısının, kocamla bir ilişkisi olduğunu, artık geceleri bile kocama mesajlar gönderdiğini anlatarak, ses kaydını da dinlettim. Adamın göz akları kanlandı, sanki tansiyonu çıkmıştı. Yumruğunu masaya hafifçe vurdu ve bana; “Sakın merak etme, beni bulmakla çok yerinde bir hareket yapmışsın, sen akıllı bir kıza benziyorsun. Sen ne yaparsın bilmem ama benim yapacağım şey belli. Karımın elindeki kartları, altındaki arabayı alıp onu geldiği yere göndereceğim” dedi.

Gönlümün fısıltıları şöyle diyordu, "Şükürler olsun  kurtuldum o şıllıktan Tanrım!"

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi