GİT O KIZA SOR
Parkta dolaşırken yorulmuş, oturacak bir yer bakınıyordum. İleride bir dede, tek başına oturuyordu. Baktım yanında boş yer var. Biraz oturayım dedim.
"Dedem merhaba, müsaden olursa buraya oturabilir miyim?"
Dede, baştan aşağıya iyice bir süzdükten sonra;
"Eyi, otur!" dedi.
Biraz sessizlikten sonra, "Merhaba oğul" dedi.
"Dedem" dedim; “Allah uzun ömür versin yaş kaç?"
Dedem karşıyı gösterdi; "Get oğul, o kıza sor!"
Karşıya baktım kız yok.
"Dedem hani kız?" dedim. "Orada sadece bir nine var.."
Dede, sinirli sinirli; "Eyi işte get ona sor!"
Doğrusu anlam verememiştim ama neyse soralım bakalım.
"Peki tamam" dedim, karşı bankta torunlarıyla oynayan ninenin yanına gittim.
"Nene, merhaba!" dedim.
Nine hani "nur yüzlü" derler ya yüzünden nur akıyordu.
"Nenem" dedim; “Karşıdaki dedeye yaş kaç diye sordum, seni gösterdi. 'Get o kıza sor' dedi .."
Nine: "Hangi dede? Ben orada dede falan görmüyorum"
Haydaaa... Şaşırmıştım. Dede nineye 'kız' diyor, nine 'hangi dede' diyor.
Dayanamadım sordum nine; "O sana kız dedi, sen oradaki dedeye hangi dede diyorsun, nedir bu meselenin aslı?"
Nine; "Bak evladım, ben onu dede olarak görmüyorum. O benim için hala bir delikanlı. Dolayısıyla o da beni genç bir kız olarak görüyor. Anladın mı oğul?"
"Anlamadım" dedim.
Nine; "Ah evladım, bizim aşkımız ilk günkü gibi yürekten yüreğe aşk, anladın mı şimdi?"
Ben de "Anladım abla" dedim. Nine kahkahalarla gülmeye başladı. Ne yalan söyleyeyim, doğrusu biraz da alınmıştım. Zira iki ruh güzeli insan benimle bi güzel dalgalarını geçmişti.
O ara dede karşıdan bağırıyor; "Hadi gel oğul, gel sana soğuk bir dondurma ısmarlayayımda aklın başına gelsin."
Ben de; “Tamam ağabey, dede, ağabey geliyorum" diye seslendim.
Dede ise kahkaha atmaya başladı. O gün ben, ağabeyim ve ablam beraber güle eğlene dondurma yedik ve tüm günü tebessümle bitirdik...
Arada bir de olsa ağabeyimle ve ablamla görüşür ve hatta cennet mekanı evlerinde ufak tefek tamir onarım işlerini yaparım.
Editör: Ümmügülsüm Hasyıldırım