GELDİM
Baban öldüğünde toprak kokar tırnağın
Tırnağını kestiğinde annen de ölür
Sonrası çorap söküğü gibi gelir
Gelirler belli belirsiz uğultularla
Kimi saçını okşar kimi omuzuna dokunur
Sanırsın ki eller seni kırk yıl avutur
Oysa yalnızlığın kırkı yoktur
Ben beni kucağına hayatın
Kırk okunmuş taş kırk tas su ile
Kırklayıp uçurdum da geldim
Uçlarım oldu
Uçsuz bucaksız hayat yolunda
Bulduğum da oldu kendimi uçurumun kenarında
Yamacında kırk gün kırk gece sabahladım da
Bırakmadım ben beni o dipsiz boşluğa
Gün doğmadan neler doğarmış
Ki
Ben sabrımı sınadığımda tan kızıllığında
Güneşi ruhumda doğurdum da geldim
Geldim
Riyasız hilafsız can pahasına
Öfkelerim isyanlarım acılarımla
Korkularım da oldu can pazarında
Uçukladığım da ağzımın kenarında
Asla sırt dönmedim hayata
Ben sırtıma neşter
Dudaklarıma kırk kilit vurdum da geldim
Aradım kendimi kırk yıl
Kırk mum kırk dua harmanlayarak
Asfalt çatlak toprak kurak çıplak ayak
Çok uzağımdaydım
Belki hiç doğmamıştım
Belki de ölümdü bir gece yarısı tanıştığım
Doğan kimdi
Ölen kimdi
Ağlayan kim
Ben kimdim
Neden bu çıkmaza girdim
Hayat sırlarını kendi içinde saklarmış
Sırlar hayatı sığlarında
Yarı suya dalık başım
Kaçıncı kırkımdı saymadım
Sırrı ifşa etti de aklım
Ben beni kendimde buldum da geldim