MEKTUP
Giriş Tarihi : 15-06-2024 23:33   Güncelleme : 16-06-2024 00:12

Dostuma Yazdığım Mektuptur / Hüseyin Aydın

Yazan: Hüseyin Aydın -DOSTUMA YAZDIĞIM MEKTUPTUR

Dostuma Yazdığım Mektuptur / Hüseyin Aydın

DOSTUMA YAZDIĞIM MEKTUPTUR

Sevgili dostum, 
modernlik, medeniyet, kültür söylemleri ne de kolay geliyor dillimize.

Fakat ne vahimdir ki, çoğu kimse bu söylemlerin içini doldurumaz .
İşte bu nedenledir ki, insan kendi yaşantı ve dünya görüşünü tanımlayamaz.

Örneğin kültür ve medeniyet ayrı söylemler gibi görünseler de esasen temelde bir ve birbirinin devamıdır
"Yani kültür eşittir medeniyet"
Kahrolsun modernite ! 
Kahrolsun modernlik olmayan modernlik saçmalığı.

Kahrol Newton! Bir daha öl emi  (Sen kalk aşk yasasını kurmak uğruna gezegenlerin birbirini sevdiği için çektiğinden yola çık, mekaniği kur !
Olacak iş mi ?) Klasik fizik aşkı öldürdü (mü ?) Umut kuantum fiziğine (mi) kaldı? Fizikle aşkın ne ilgisi var?
Her neyse ..

Azizim, belki benim düşüncelerim anlaşılamayabilir ama günümüz insanı artık merhametten ve sevgiden çok uzak ve günümüz insanlarının sevgiye bakış açısından çok farklı bizler toplum olarak özümüzden ve öz kültürümüzden çok uzaklaştık.

Dolayısıyla, değişim dönüşüm batıya entegre edildi bu hayatımızın her alanında olduğu gibi kaçınılmaz olarak dostluğa ve sevgiye de sirayet etti. Bu nedenle, dostluk ve sevgi günümüzde farklı algılandı, resmen çürütüldü.

Artık sevginin olanca gücünün tarifi farklı olarak yorumlanıyor. Adeta psikolojik bir rahatsızlıkmış gibi gösterilmeye çalışılıyor ve algılanıyor. Oysaki, bize dayatılan dostluk  batının sevgiden uzak sığ tamamen zevk, çıkar ve faydalanma esasında bir zemine oturtulmuştur.

Oysaki, Batı’da geliştirilen varoluşçu 1968 küçük burjuva hareketi en önemli etkisini aşk anlayışında göstermiştir. 
Başat etki aşkın cinselliğe indirgenmesidir. “Savaşmayı bırak, sevişmeye bak” sloganı eşliğinde aşk öldürülmüş, bunu da “çiçek çocukları” cinsel devrim” olarak adlandırmıştır.

Kuşkusuz bu devrim egemen sınıfın işine gelmiştir. Mankurtlaşarak, sınıflar arası ilişkileri sorgulamayı bırakıp, kendi bedenine ve ilkesiz sevişmeye odaklanan ve oyalanan biri egemen sınıf ve emperyalizmin sömürü ve zulmüyle uğraşmayacaktır.

Çiçek çocukları diyordu ki; “Birey özgür olduğuna göre, arzusunun karşısında  kendisinden başka engel yoktur. Doya doya yaşayalım, doya doya zevk alalım.” Batılı yazar çizerlere göre cinsel ilişki iki kişinin bir bardak su içmesi kadar sıradanlaşmalıydı. 
Ulaşılan noktada örnek olarak Avrupalıların sevilmek için duyulan iğrenç arzusu olarak tanımladılar. Özel olma, kıskanma, sahiplenme duygusu, evlenerek çift halinde yaşama eksiklik ve lanetlenesi ilkel-gerici duygular olarak tanımlandı.

Ortada ne aşk kaldı ne duyguların yarattığı cinsel tüketimdi.
Mankurtlaştırma sürecinde hızla yol alan Türk insanı buraya yönelmiştir.
Oysaki Fuzuli’nin “Gül ve Bülbül” öyküsünde ne diyor Gül; “Su ihtiyacını bülbülün kanı ile karşılamaktadır.”
Bülbül aşk şarkılarıyla kendinden geçerken, gül uykusundan uyanıp bülbülün kanını içer.
Bülbül aşık, gül maşuktur. Gül aşığının kendisidir...
Sevgi ve selamlarımla eskimeyen kadim dostum.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi