ÇEK CUMHURİYETİ PRAG
Prag ana tren garı istasyonuna otobüs ile gece saatlerinde varmak ile Güneş'e bağımlı olmuş havanın soğuk duruşunu iliklerde hissetmek, epey olağandır. Tren garının içine girip merdivenlerden inince, insanların, hayvanların, eşyaların telaşsız bir şekilde, bir yerlere varma peşinde durdukları fark ediliyor. Acele etmekten çok uzak bir sosyal yaşantıya sahip Prag toplumu burada dikkat çekiyor. Ancak bu etkileyici rahatlığa rağmen tren garında sabaha kadar havanın aydınlanmasını beklemek iyi bir fikir olmayabilir.
Keza kalacak yerler ayarlanmadıysa, beş kişilik grup ile havanın ısınmasını beklemekle beraber evsizlere dua ederken/tamamen gerçekçi bir empati yaparken bulabilir kendini gezginler...
Sabah saatlerinde gezmek için tren garının alt katından çıkış yapıp, Güneş ile sükûnet bulmuş havanın aydınlık yüzüne dümdüz ilerledikçe, insanları henüz uyanmamış şehir meydanının imparator heykeli tamamen kendini gösterir.
Heykelin hemen solunda, sabah saat 10.00'dan önce açılmayan bir müze vardır. Eğer içine girmeye fırsat bulunmazsa hiç üzülmeden yürüyerek şehrin sokaklarında harika fotoğraflar çekip çok sık kullanılan tramvaylar ile Staré Mestre Old Town'a gidilir.
Öyle ki şehrin en eski meydanıdır. Kalabalık turist gruplarına ev sahipliği yapan, Mart ayından sonra sıcak havalarda başı çok daha kalabalık olduğu söylenen meydanın mimarisi oldukça düzenlidir.
Tramvay durağında inip, Old Town meydanına doğru yürüyünce küçük ve sevimli kafeleri geçtikten sonra sağ tarafta Orta Çağ'dan kalma çok heybetli Astronomoik Saat Kulesi ile Tyn Kilisesi bulunur.
Yolda rahibeler, turistler, tamamen nadir görülen kültür yansımaları, rast gelinirse elinde yılanla dikkat çeken insanlarla karşılaştıktan sonra, sol taraftan devam edilirse kare taşlardan oluşmuş yolun yukarısında Franz Kafka Müzesi bulunur. Müzede gezildikten sonra sağ tarafta pembe bir kafe görülüyorsa samimi bir fotoğraftan sonra aşağıdan devam ederek Karl Köprüsü'ne ulaşılabilir. "Aşıklar Köprüsü" namını almış olan bu köprü, ziyaretçilerin resmini çizen ve müzik üreten sanatçılarıyla, küçük tur gemilerini taşıyan Vitava Nehri'nin üzerinde, bunaltıcı havada bile manzarayı bozmayan duruşuyla, gelen herkesi kendine hayran bırakıyor.
Pek tabii bu durumun farkında olan "sevgili" insanlarla beraber Prag, kimileri tarafından "Aşıklar Şehri" olarak da anılıyor.
