BİR KİTAP: KORELİ / VEYSEL ISSI
Orman güzeldi. Orman bereketliydi. Ama orman yaşaması zor bir yerdi. Mücadele etmeden onunla anlaşabilmek mümkün değildi.
Şükür ki Hye-Su bunu çocuk yaşta öğrenmiş, ormanla arkadaş olmuş, onunla geçinme yollarını biliyordu.
Birazdan bir yağmur başlar; saatlerce, belki günlerce sürerdi.
Alışkındı böyle durumlara. Yadsımadı, yadsımaya hakkı da yoktu. Geldiği yoldan hızlı adımlarla geri dönmeye başlamıştı. Şifacı'ya getirmiş olduğu yükü bırakmış, hafiflemişti. Kuş olmuş, uçarcasına hedefine doğru gidiyordu.
Akşamın karanlığı çökmeden evine, babasına ulaşmalıydı. Bir de henüz adını bile tam olarak söyleyemediği yabancı bir asker bekliyordu. Bugün eve onu daha fazla çeken bir şey vardı sanki...
O yabancı asker için gelmemiş miydi buraya kadar, onun için çekmiyor muydu bunca çileyi? Korku dağları kaplayıverdi yüreğini. Sadece kıyafetindeki bir bayrağa bakıp dost olduğuna karar vermişti. Belki gücü yerine gelince ona, babasına zarar verecekti. Düşmana dönüşecekti. "Memmet" dedi kendi kendine."Hiç de düşmana benzemiyor." Yüreğine gelen korku umuda dönüşüverdi. Yaralarına merhem olmak için adımlarını sıklaştırdı.
Yavaştan çiselemeye başladı yağmur. Terleyen Hye-Su'yu serinletti. Kara bulutlar, yağmur damlalarını yeryüzüne bırakıyor. Hye-Su ve Köpük ( köpek) yürüyordu.
Mehmet'in bacağının ağrısı düne göre azalmış ama geçmemişti. “Kolay değil, kurşun yarası" diye hayıflandı.
Kitaptan Alıntı:
“Hiç savaş olmasa!..”