KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 21-02-2024 15:45

Bir Kitap: Kırmızı Zaman / Mine Söğüt

Yazan: Arzu Ortaören -BİR KİTAP: KIRMIZI ZAMAN / MİNE SÖĞÜT

Bir Kitap: Kırmızı Zaman / Mine Söğüt

BİR KİTAP: KIRMIZI ZAMAN / MİNE SÖĞÜT

“ Yaşamanın ilk şartı bir gün mutlaka ölmektir.”

Birbirinden bağımsız başlayan hayat hikayeleri, ilmek ilmek dokunan acılar, gerçeğin içinde, gerçeğin dışında iç içe geçmiş yaşamlar.

Geçimini çöp toplayarak sağlayan bir baba ve temizliğe giden bir anne ile tüm imkansızlıklara rağmen sevgi içinde yaşayan Hüsran. Bedenini ele geçiren hastalık nedeniyle evden çıkamayan, babasının çöpten getirdiği kırmızı kapaklı bir kitap sayesinde kendine koca bir dünya kuran, meraklı küçük bir kız çocuğu.

Suçsuz ama bunu ispat edemediği için hapse düşen, mucize bir dehliz sayesinde hapisten kaçıp, bir efsane kahramanı gibi Balatlı balıkçıların hayatına giren Zaman Dayı ve kırmızı kayığı.

Babasının, onu ve annesini terk edip, sonrada öldüğünü asla kabul etmeyen, ömrünü hastane kapılarında, morglarda, adlı tıp önlerinde geçiren Botan.

Yahudi ve çingene kanı taşıyan, küçücük yaşına rağmen cesur bir karar alarak cellat olan, hatta mesleğini oğluna devreden Deli gavur Leon.

15 yaşında aklını yitirip sokaklara düşen, evsiz, barksız, kimsesiz Halat Niyazi.

Kimliksiz, sahipsiz ölülere ev sahipliği yapan mezarlığın görünmez emekçisi Kambur.

İşte tüm bu farklı hayatları okudum masalsı bir anlatımla. Her bir hayatın ardındaki acıları, hüzünleri öğrendim akan satırlarda ve bu bambaşka hayatların nasıl iç içe geçtiğine şahit oldum İstanbul dehlizleri sayesinde.

Kırmızının gücüne, zamanın kırmızılığına, zamanın unutturamadığı acılara, zamanın acımazsızlığına yol aldım. Karanlık, sırlarla dolu dehlizlerin açıldığı kimsesizler mezarlığında birleşti bu bambaşka hayatlar. Her birinin sırrına, her birinin acısına, kaybettiklerine ortak payda olan mezarlığa çıktı yolum.

Çok güzel  ve etkili bir okumaydı.

Kitaptaki bir diyaloğu ekleyeceğim  izninizle yorumumu tamamlarken. Okurken aklıma öldürülen kadınlar geldi. Eşi, sevdiği yada ailesi tarafından öldürülen kadınlar ve dedim ki "erkekler öldürdükleri kadınlar yüzünden sahipsiz kalıyorlar." Bakalım siz ne düşüneceksiniz okuyunca?

- Bu yıl gelen altmış beşinci ölü öyle mi?

Kambur başını kaldırıp Botan'a gülümsedi ve sanki bu yıl doğan altmış beşinci bebek der gibi soruyu neşeyle onayladı.

“- Tam altmış beşinci. Ama ilk kadın!
- Nasıl yani?
- Bu yıl gelen ilk kadın. Ondan önceki kimsesizlerin altmış dördü de erkekti.
- Daha çok erkekler mi geliyor?
- Daha çok erkekler kimsesiz kalıyor!"

“Yeraltı karanlıktır, tehlikelidir ve sır saklamakta ustadır.”

“Takvim, canlıların celladı olan zamanı kavrayabilmenin yegane aracıdır. Aynı zamanda bütünüyle tanrısal düzeni işaret eder.”

“Ölenlerden, öldürülenlerden af dilemeyi boş ver sen. Onlar seni duymazlar. Becerebiliyorsan, sen kendinden özür dile. Affedebiliyorsan, sen kendini affet.”

“Şimdi o sınırsız zaman algısının büyüsündesin; zamanın geçip gittiğini fark ettiğin an büyüyeceksin...”

“İnsanlar delilerden uzak dururlar çünkü kendi içlerindeki delinin uyanmasından korkarlar.”

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi