KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 21-10-2025 21:59

Bir Kitap: Kahvaltı Sofrası - Defne Suman / Arzu Ortaören

Hazırlayan: Arzu Ortaören -BİR KİTAP: KAHVALTI SOFRASI / DEFNE SUMAN

Bir Kitap: Kahvaltı Sofrası - Defne Suman / Arzu Ortaören

KAHVALTI SOFRASI / DEFNE SUMAN 

"Hayat ilerledikçe yası tutulacak ne çok şey birikiyordu!"

Ünlü ressam Şirin Saka'nın 100. yaş gününü kutlamak için ailesi Büyükada'daki evde toplanır. Saka'nın torunları Nur ve Fikret, Fikret'in kızı Selin, Nur'un eski sevgilisi ve gazeteci Burak Gökçe…
Elbette evin emektarı, Şirin Hanım'ın sadık hizmetkarı ve çocukluk arkadaşı Sadık Usta da onlarla birliktedir. 

Kahvaltı sofrasında bir araya gelir herkes. Burak, hem aile dostu olması nedeniyle hem de bu özel günü gazetedeki sayfasına taşıyacağı bir röportaj yapmak için oradadır. Gerilimli bir sofra olur, kahvaltı sofrası... Bir süredir ailenin geçmişini, köklerini araştıran Fikret'in sorularıdır bu gerginliğin sebebi. Ardından Fikret ortadan kaybolur. Bu kayboluşun ardında uzun yıllardır saklanan büyük bir sır vardır ve bu sır ortaya çıkmadan ne Fikret ne de diğerleri huzur bulacaktır. 

Yazarla tanışma kitabım oldu, "Kahvaltı Sofrası" ve eminim son kitabı da olmayacak. Sayfalarda yorumlarını severek takip ettiğim değerli bir okurun tavsiyesi üzerine almıştım kitabı ve iyi ki okudum dedim bitirdiğimde. Aile sırları, saklanan/saklanmak zorunda kalınan kimlikler, bitmek bilmeyen bir aşk, dostluk gibi pek çok konunun ele alındığı kitapta her bölüm farklı bir anlatıcı ile sunulmuş bize. Sadık Usta, Nur, Burak ve Selin'in anlatımı ile geçmiş ve bugün kısacık bir zaman aralığında hayat buluyor. Ben severek okudum, eğer tanışmadığınız bir kalemse sizlerde şans verin mutlaka derim. 

Kitapta geçen şarkıları dinledim elbette okurken. Richard Clayderman / Let it Be, Alanis Morisette / İronic, Albinoni Adagio not aldıklarım. Ayrıca bir şiirden de bahsediliyor ki yazmadan geçemeyeceğim. 

SARIL BANA 

Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ 
Sevgiler bekliyor sürekli senden. 
İnsanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlayayım derken, 
Var olan aşınıyor azar azar zamanla. 

Anamın bıraktığı yerden sarıl bana. 

Anılarım kar topluyor inceden, 
Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne. 
Ama yine de unutuş değil bu, 
Sızlatıyor sensizliği tersine. 
Senin kim olduğunu bile bilmezken. 

Sevgiden caydığım yerde darıl bana. 

Metin Altıok

Yine kitapta bahsi geçen bazı tarihi mekânlar var: Hristos Manastırı, Baylan Pastanesi (Görme şansım olmuştu), Splendid Otel, Sümela Manastırı gibi. 

Ve son bir not daha. Romeyka veya Pontiaka adı verilen bir lisanın da adı geçiyor satırlarda. 1923 Türkiye-Yunanistan mübadelesine kadar Kandıra-Batum arasında yaşayan Rumlar tarafından kullanılan bir dil. Günümüzde Trabzon ve Rize'nin bazı köylerinde ve Yunanistan'a gönderilen Ortodoks Hristiyan Rumlar arasında hâlen kullanılan bir lehçe olduğunu söylüyor Wikipedia. 

"Çok geç diye bir şey sahiden var."

"Büyüyünce tam olacaktım. Sonra büyüdüm ve anladım ki hayatın kendisi bir mış gibi düzeninde, gerçeğin bir gün geleceğine inanarak uyuyup uyanmakmış."

"İnsan beyni ne acayip bir mekanizma değil mi? Acıyı unutamanın kabuğu ile çevreliyor. Korumaya alıyor seni. Sonra bir yaşa gelince, gerçeği laf arasında birisi hatırlatıyor sana."

"İhtimallerin sonsuzluğu..."

"Bir nesneye bakınca, ona dokununca, sesini duyunca sevinç hissetmiyorsan, onu hayatından çıkart."

"Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ / sevgiler bekliyor sürekli senden."

"Bıraktığın yerde sarılan olmadı bana anne!"

***


Editör: Seher Uslu

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi