DENEME
Giriş Tarihi : 11-10-2025 17:25   Güncelleme : 11-10-2025 19:49

Bir İnsan Neden Kitap Yazar / Tuncay Dağlı

Yazan: Tuncay Dağlı -BİR İNSAN NEDEN KİTAP YAZAR

Bir İnsan Neden Kitap Yazar / Tuncay Dağlı

BİR İNSAN NEDEN KİTAP YAZAR

Kitap sahibi olmak ya da yazar olmak, bir insan neden kitap yazar?

Okur, elindeki kitabın yazarının bunu neden yazdığını pek düşünmez. Sadece hoşuna giderse kitabı okuyup bitirir, gitmezse de yarısında bırakıp bir kenara koyar.

Aslında bir kitabın neden yazıldığı çok önemli. "Neden?" sorusu, yazarın amacını da ortaya çıkarır.

Okullarda okutulan ders kitaplarıyla bilimsel yayınların dışındaki edebi eser olarak nitelenen kitaplar, hayatımızda büyük yer tutar.

Kimi insan anılarını kaleme alır kimi de hayatını bir bütün olarak yazar. Otobiyografik bir roman oluşturur. Hikâye yazan var, öykü yazan var, deneme ve makalelerini ya da şiirlerini kitaplaştıranlar var. Ve evlerde, kütüphanelerde, kitapçılarla, sahafların raflarında milyonlarca kitap var. 

İyi bir okur, okuduğu kitabın neden yazıldığını ve yazarın amacını az çok anlar.

Ben, bugüne kadar değişik dallarda yirmi kitap yayımladım. Halen birkaç kitabım da "Acaba beni ne zaman yayımlayacak?" diye bir kenarda bekliyor.

Bu kitapları hiçbir zaman, "Satıp para kazanayım" diye yazmadım. Aksine birçoğunun baskı masrafını kendim verdim. Hatta ilk kitabımı, çalıştığım işyerinden maaşımdan kesilmek üzere avans alıp bastırdım. 

İlk kitabımı yayımlamamın üzerinden yirmi altı yıl geçti. Ve hâlâ yazmaya devam ediyorum.

Öykülerimi önceleri kitap olsun, diye yazmadım. İçimden yazmak geldi, yazdım.

Gazetecilik yaparken karşılaştığım olaylar, yaptığım haberlerin perde arkası, insan hikâyeleri, yani hayatın içinden kesitler bana konu oldu. 

Sonra kendi yaşamımdan bazı bölümleri yazdım. 

Zaman içinde tecrübe kazandıkça yazım tekniğim gelişti, yazdığım konuların yelpazesi genişledi. Ve gün geldi her konuda yazabilme yeteneğine kavuştum. 

Yalnız bilim kurgu hikâye ve romanlarına hiç girmedim. O konu başka bir uzmanlık alanına giriyor. 

Bu arada dikkat çekmek istediğim şu ki kitap sahibi olmakla gerçek anlamda okunabilir bir eser ortaya çıkarmak çok farklı şeyler.

"Kuzguna yavrusu şahin görünür" derler. Her yazar, kendi kitabını diğerlerinden üstün ve değerli görebilir. Ancak gerçek değerlendirmeyi okur yapar. 

Bilerek, anlayarak, düşünerek ve tartarak kitap okuyanlar, elindeki bir kitabın ağırlığını çok çabuk anlar. Tıpkı bir kuyumcunun altının ayarını anladığı gibi.

Toplumu aydınlatmak, bilgilendirmek ve yol göstermek için yazılan kitaplar var, hangi dönem okunursa okunsun geçerliliğini koruyan kitaplar var, bir de kişinin kendi tatminini sağlamak ve bunun yanında maddi kazanç elde etmek için yazılan kitaplar var. 

Tüm bunların yanında, yazarının bir şeyler yazdığını sanıp da sayfalar dolusu kağıda yazık ettiği kitaplar da var.

Ben, bazı kitapları, okumayı bitirmeden elimden bırakmak istemiyorum. Bazı kitapları da maalesef ki sondajlama usulü kontrol edip okumaya gerek bulmuyorum. Boşa zaman kaybı olarak görüyorum. 

Belki benim kitaplarım da bazıları için öyledir, bilemem. Fakat geri bildirimler kitaplarımın okunduğunu gösteriyor. Bu da beni mutlu ediyor. 

Gönül ister ki bu konudaki bilgi birikimiyle tecrübelerimizi genç kuşaklarla paylaşalım, onlara okumanın ve yazmanın güzelliğini anlatıp teşvik edelim. 

Tabii bunu yapmamız için kitabın değerini bilen, okumanın gerekliliğine inanan ve yazmanın önemli bir uğraş olduğunu kabul eden kişilerle karşılaşıp aynı yolda yürümemiz gerekiyor. 

Aksi taktirde olay, kendin pişir kendin ye, kendin çal kendin oyna durumuna geliyor. 

***


Editör: Ümmügülsüm Hasyıldırım

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi