BAK BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ / CAHİDE SONKU
Meliha, Zeynep, Aynur liseden arkadaştırlar. Birkaç aydır birbirleri ile görüşmemişlerdi. Meliha iki arkadaşını da eşleri ile Ataşehir’deki evlerine davet etti. Neşeli, esprili, bir yemekten sonra hanımlar beraberce masayı toplayıp, mutfakta, neşeli bir sohbete dalmışlardı. Meliha’nın eşi Süha, Aydın, Kenan biraz politika biraz spor biraz edebiyat konuştular. Farklı görüşler ortaya çıkınca günün tadı kaçmasın diye üçü de geri adım atıp konuyu sonlandırdılar. Üç-dört dakikadır masadaki sessizliği sadece mutfaktan gelen kahkahalar bozuyordu.
Süha, sandalyeden geriye doğru dönerek; “Hanımlar! Bu şaraplar, yanımızda sizler olmayınca gitmiyor. Konuşacaklarımız da bitti lütfen gelin artık.”
Üç hanım, ayıklanmış meyvelerden oluşan servis tabakları ile salona dönüp, eşlerinin yanındaki yerlerine oturdular.
Meliha; “Süha, madem konuşacak kelimeleriniz bitti; televizyonu açsaydın, bizim mutfak sohbetimizi sonlandıracağına”
“Haklısın, düşünemedim belki güzel bir müzik de vardır.”
Süha ayağa kalktı, sehpadan televizyonun kumandasını alıp start düğmesine basıverdi. Haberlerin sonu yaklaşmıştı.
Spiker; “Bugün Türkiye’nin ünlü kadın oyuncusu Cahide Sonku’nun ölüm yıl dönümü” dedi.
Haber masadaki altı kişinin de bir anda ilgisini çekmişti. Aynur kafasını olumsuz biçimde savurarak;
“Hafif kadınmış ne olacak.” dedi.
Meliha hemen atıldı; “Ne biçim laf Aynur.”
Aynur sözünün arkasında olduğunu anlatmak için; “Ne oldu, öyle değil mi? Şu sonuna bak! Böyle bir yaşamla yaşayıp, böyle bir ölümle hayatı sonlanan insana ne dememi bekliyordun.”
Zeynep; “Öyle bir yaşamla yaşayıp öyle ölmeyi isteyecek milyonlarca kadın vardır Aynur. Düşünebiliyor musun ayakkabısından şampanya içilen, evinin temeline pırlantalar dökülen bir kadın olmak.”
Daha söyleyecekleri vardı Zeynep’in, Aynur sözünü kesti; “Bırak canım kimse istemez böyle bir yaşamı.”
Meliha; “Ben isterdim mesela” dedi.
Süha dönüp eşine baktı. Meliha onunla göz göze gelmek istemedi.
Süha; “Hanımlar bu iş nereye varacak böyle?” diye sordu.
Meliha; ”Nereye varacaksa oraya varır Süha! Kadın hayatın bütün basamaklarında yaşamış ve tadını çıkarmış. Üzerinde parıldayan yıldızları, meyhane köşelerinde hovardaca döke saça, kendine biçilen kadere meydan okumuş bir kadına neden saygı duymayayım ki? Bugün bile öyle bir yüreği taşıyacak kadın az bulunur.” diye cevap verdi eşine.
Aynur; “Meliha, kocadan kocaya, sevgiliden sevgiliye taşınan kadına kadın mı derim ben, yapmayın Allah aşkına.” diye karşı çıktı Meliha’ya.
Zeynep; “Öyle kadınların bugün binlercesini duyuyor ve görüyoruz. Cahide’nin günahı bugün yaşananları elli altmış sene önce yaşaması mı?” dedi.
Meliha; “O bence erkeklerin günahı, onun dış görünüşüne vurulup içindeki Cahide’yi görememişler. Gerçek Cahide onun yüreği imiş, erkekler onun görünüşüne talip olmuş, yüreğinde ki hakiki Cahide’yi görememişler. Erkek milletinin genel zafiyetidir zaten bu.” diye cevap verdi Zeynep’in sorusuna.
Masadaki erkekler bu defa Meliha’ya döndüler.
Aydın; “Meliha hepimizi harcıyorsun farkında mısın?” dedi.
“En çok da beni.” dedi Süha, sitem dolu bir şekilde.
Kenan; “Yapmayın arkadaşlar yalan mı söylüyor? Haklı Meliha, biz beynine yüreğine değil dış görünüşüne bakarız en önce hanımların genelde.” dedi Aydın ve Süha’ya.
Süha; “Bizi savunacak kimse yok mu hanımlar?” dedi Aynur ve Zeynep’e bakarak.
Aynur; “Bu konuda hanımlarda oy birliği var. Kenan da bizimle, yani çoğunluktayız. Bitti bu konu boşuna itiraz etme Süha.” dediğinde bir kahkaha patladı masada.
Süha; “Arkadaşlar, bu konu neden gelip bizde patladı anlayamadım.” diyerek şaşkınlığını gizlemedi.
Zeynep; “Cahide, kumar oynamış hayatla, her kumarbazın masada şansının açık olduğu bir zaman dilimi vardır. O zaman bitiminde masadan kalkılmazsa, kazandıklarının tamamı ve onun olanlar da gider. Ama kumar masası zevklidir kimse kolay kolay oyundan kalkmaz. Cahide de kalkmayı becerememiş. Birde etrafında ‘sen neymişsin be abla’ alkışçıları olunca duracağı yeri bilememiş.” diyerek Cahide Sonku’yu tekrar konuşmalarının merkezine aldı.
Aynur; “Öyle tutucu bir dönem de, dişiliğini fütursuzca ortaya döken bir kadın tipinin de, o kadar yüceltilmesi şaşırtıcı bence.” dedi.
Aynur’un söylediklerine yorum Aydın’dan geldi; “İlk oyunları, ilk filmleri Türk ailesine ters düşmeyecek türdenmiş. Onlarla basamakları çıkmaya başlamış. Bilirsiniz, insanoğlunun gönlünde bir sevgi filizlenince, artık ondan gelen yanlışlar göze pek görünmez olurlar.”
Meliha; “Her şeye rağmen muhteşem bir kadınmış bir kadın gözüyle baktığımda. Düşünebiliyor musunuz; erkeklerin kadınların üç metre önünde gittiği bir dönemde, filmlerde kadınlara sadece figüran kıvamında roller layık görüldüğü bir zaman diliminde, starlığa uzanan yolların taşlarını döşeyen bir kahraman kadınmış Cahide Sonku…” dediğinde, Aynur hariç masada bir alkış koptu.
Meliha Aynur’a baktı; “Sen onaylamıyorsun öyle mi Aynur?”
“Evet, onaylamıyorum. Sizlerin anlattığı gibi olsaydı sonu böyle bitmezdi. Kapalı Türk toplumuna, özgür kadın modeli sergilemesindeki abartısı sonunu getirmiş bence...” dedi Aynur.
Zeynep; “Aynur’cuğum, bugünkü yaşam tarzımızda Cahide ve onun gibilerinin payı olduğunu inkâr edemeyiz. Unutma ki her türlü savaşta önde gidenler hırpalanırlar.” dedi arkadaşına.
Süha; “Ağzımız kurudu, haydi kaldırın kadehleri, Cahide’ye içelim. Aynur, hani sen toplandığımızda çok sevdiğin Nazım Hikmet’ten şiirler okursun ya. Cahide’nin mesela ilk oynadığı filmlerden biri ‘Damın Kızı’ filminin senaristi Nazım Hikmet. Onun yurt dışına kaçışına da yardım eden oymuş biliyor muydun?” dedi.
Aynur kararlı bir şekilde; “Bilmiyordum ama bütün bunlar Cahide hanıma olan fikirlerimi değiştirmez.” dedi.
Zeynep; “Desene okulda olduğun gibi, fikirlerine demir atıp kalıyorsun.” diyerek takıldı arkadaşına.
Aynur, arkadaşının kendisi hakkında söylediklerine katılmadı; “Yanlış tanımlıyorsun beni. Yaptığı hataları görmezden gelmemi istiyorsunuz Zeynep. Hepimizin yaşamında doğrularımız yanlışlarımız vardır. Bazılarımız yanlışları vitrine koyar, bazılarımız da doğruları parlatır. Ben polis düdüğü, şarap ve ispirto şişesi ile biten hayatta, sebepleri aradım daha çok. Kendi anlatımı ile Talat Ertemel içkiye alıştırdı beni diyor. Doğrudur, koca olarak seçmeseydin ya da içkiye tutsak olmasaydın. O tarihte sizce kaç kadın Türkiye’de içki içiyordur.
Onun hayatını anlatan bir roman aynen şöyle ifada eder son dönemini: ‘Cahide Türkiye’nin en yıldız oyuncusuydu, daha sonra ilk kadın yönetmenimiz oldu ve sinema tarihimizin en büyük yapımcılarından biri olunca hayatına kibir bulaştı. Şımarıklıktan çok kibir ve inat son döneminde onda çok vardı’ diyor yazar. Şöhret zehirlenmesi onu çevresinden sevenlerinden uzaklaştırmış olması, bunların içinde kızı, ablası, babası bile var. İspirtoya kadar düşen hayat standardı belki de çok kişiye ders olmuştur. Bence her insanın bu hayatı inceleyip ders çıkarması gerekir. Asansörle çıkan kişi haddini bilmez ise, asansörle iniyor arkadaşlar.”
Birkaç dakika masada bir sessizlik hüküm sürdü. Sessizliği Kenan bozdu; “Arkadaşlar Aynur haklı, bizim nasıl Cahide Hanım’ın olumlu taraflarını görüp öne çıkarma hakkımız varsa, onun da olumsuz yönlerini irdeleme hakkı var.”
Aynur’un tartışmanın başından berri gergin görünen yüzünde bir huzur bir yumuşama belirdi. Rahatlamıştı.
Süha; “Aynur, Cahide Hanım Müslüman mahallesinde salyangoz satmamalı idi demek istiyor.” dedi.
Aynur; “Arkadaşlar, benim okul hayatımda Türkçem, edebiyatım çok iyi idi. Ben meramımı anlatamadım mı ki bu arkadaşlar bana tercümanlık yapıyorlar.” dedi Süha ve Kenan’ı sözleri ile işaret ederek.
Aynur hariç yeni bir kahkaha patladı masada. Kenan’la Süha’nın kahkahaları bitince, biraz burulur gibi oldular. Meliha, şarap şişesini eline aldığında, sanki konuyu tatlıya bağlamak gibi bir planı vardı bakışlarında ve; “Şunu hepimize paylaştırayım da şişe bitsin” dedi; “Sonra siz de demeyin bizi içkiye Meliha alıştırdı diye.”
Aydın söyler son sözleri; “Arkadaşlarım, sizde bilirsiniz köprüler yollardan çok daha çabuk eskir ve yorulurlar. Köprü insanlar, köprü nesiller de öyle. Bence tiyatroda, sinemada, yapımcılıkta, yönetmenlikte hatta kadınlıkta bir köprüdür Cahide Hanım. Bütün bu dallar da Türkiye için ilklerin kadınıdır. Dönüp arkasına örnek alabileceği kimseler yoktur. Onun güzelliğinden faydalanmak isteyen, o güne kadar onun denediği işler tekellerinde olan erkek güruhu ile, yaptığı çılgın mücadelede yenilmiştir. Hepsi bu. Köprü yorulmuş Beyoğlu sokaklarındaki çaldığı bir düdük sesi ile çökmüştür.
Peygamberlerin bile hataları olduğu kutsal kitaplarda geçer. Büyük bir diriliş gösteren ve her insan gibi hatalara da düşebilen bir insandır Cahide.
Başarılarına hayranlıkla bakarken, hatalarından ders çıkarılacak köprü kadının adıdır Cahide Sonku”