MİZAH
Giriş Tarihi : 23-07-2024 00:00

Anne Tavuk ve Civcivleri / Nevin Bahtışen

Yazan: Nevin Bahtışen -ANNE TAVUK ve CİVCİVLERİ

Anne Tavuk ve Civcivleri / Nevin Bahtışen

ANNE TAVUK ve CİVCİVLERİ

Güneş sabırsızlanıyordu doğmakta, engel tanımayan ışıklarını sessizce üfleyip aydınlattı her yeri. Sonra güneş ışınları göz kırpmaya başladı. Uykulu gözlerim yundu, ışıldadı.

Ayağımda terlikler, aceleyle giydim. Ayak parmaklarım fırlayıp gitmek istiyor sanki, ben geri çekiyorum, onlar kayıp gidiyor terlikten dışarıya. Nereye koştuklarından habersiz, deli baş gibi atıyorlar kendilerini. Güneş çarptı desem, sabahın daha çok erken saati, doğa ve canlılar yeni yeni uyanıyordu. Hiperaktif çocuk gibi terliğin içinde duramıyordu ayaklarım.

Nihayetinde kümese geldim, arsız parmaklarım önde ben arkada. Kümesin tahtadan yapılmış kapısının sürgüsünü çektim geriye, açtım kapıyı. Tavukların hepsi tüneğinden inmiş, kapının önünde sıralanmışlardı. Sanırsın elektrik faturası yatırmak için kuyrukta bekliyorlardı. Arkada kalanlar bir biri ile dalaşıyorlardı, havasız kümeste sanki son nefeslerini vermek istiyorlardı. Sırayı bozmak isteyen uyanıklar vardı, “Yedirirler mi adama?" dönüp gagalıyor yüzsüz arkadaşını. Ayakları, öbek öbek kurumuş pisliklerine takılıyordu. Sanki sorumlusu  önündeki ya da yanındaki gibi bütün sinirleriyle gagalıyorlardı bir birlerini.

Açtım işte kapıyı bir rahat durmadınız, sanki düşman ülkeyle savaşıyorsunuz, çıkın hayde özgürsünüz. Tabi önce beleş yem yemek istiyorlar, etrafımı sardılar. Askerleri ile etrafı sarılmış bir komutan edasıyla bir avuç yemi alıyorum ve kaldırıyorum elimi sanki son bir defa daha güneşi görmesini sağlıyorum, tavukların kursağında öğütülmek üzere karanlığa gömülmeden yemleri. Parmaklarımın arasından aşağıya bırakıyorum yemleri; yere düşen, sıçrayan yemlerin izini sürüyor tavuklar. Kurmalı saat gibi başları tik tak, tik tak yem topluyorlar.

Henüz sırada mutlu edilmesi gereken çiçekler vardı. Çiçeklere birer parça su döküyorum, ödülüm büyük oluyor, buram buram kokuları başımı döndürüyordu. Son çiçeklede vedalaştım.

Anne tavuk önde sarı civcivler arkada. Baş önde dik, gövde ve kuyrukla birlikte bir sağa bir sola sallanıyordu anne tavuk ve civcivleri. Annelerinin komutuyla uygun adım yürüyorlardı, yuvarlanmaya hazır bir tüy yumağı gibi. Anne tavuk arada "gıt gıt" diye uyarıyor hadi  beni takip edin der gibi. Nasıl bir hoşluk, güzellik, incelik sanırsınız zerafet kursuna gidiyorlar. Merakla baktım, takip ettim, toprak yolda yürüyorlar; gören showroom da defileye çıkmışlar zannedecek. Bu senenin moda rengi de civciv sarısı. Bir alımlılar bir alımlılar başlar dimdik, istikamet yeşilliğin içi artık Allah ne verdiyse böcek, sinek, solucan; menü baya zengin, protein ağırlıklı beslenecekler anlaşılan, yeşillikleride salata niyetine yiyeceklerdi. Bir kraliyet mensupları, halkını selamlamaya çıkmışlar edasıyla uygun adım yürüyorlardı, bu ne öz güven. Utandım, ya da kıskandım, ben nasıl yürüyordum? Bir kütük gibi dümdüz mü? nereye bastığına dikkat etmeyen biri gibi mi? Acaba diyorum, bu kraliyet mensubu gibi yürüyen anne tavuktan ve prenses civcivlerinden yürüyüş dersi mi almalıyım? Böyle gelişi güzel de yürünmez ki! Tavuğu, kuşu, köpeği, kedisi… İsmini hatırlayamadıklarım kusura bakmasın; bu kadar canlıya saygısızlık olur.

Ama önde koşan ayak parmaklarıma bir söz anlatabilsem, dinlemiyorlar. Terliklerin kafasını eziyorlar, utanmasalar çıkarıp atacaklar. Ben tek seyircisiyim buranın. Anne tavuk ve civcivlerinden biraz örnek alın. Bakın hallerine! Protokolü selamlıyorlar sanırsın, bando eşliğinde.

Sonunda Yeşilyurt ülkesini fethettiler sıra ganimetleri paylaşmakta, bir yandan güneş tüylerini parlatıyor bir yandan tatlı bir esinti yelpaze gibi yelliyordu.

Anne tavuk başarılı bir komutan gibi  kıvrıla kıvrıla kaçan düşman solucanları yakalıyor ve civcivlerinin önüne atıyordu. Minik askerler, önlerinde debelenen avlarını afiyetle yiyorlar. Benim de midem guruldadı, sen savaştın mı? Hangi ülkeyi fethettin, parmaklar önde ben arkada kendi vatanıma döndüm.

                                                                              

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi