KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 24-06-2023 18:45

Anadolu Kokulu Kadınlar / Dilek Tuna Memişoğlu

Yazan: Dilek Altundağ -ANADOLU KOKULU KADINLAR / DİLEK TUNA MEMİŞOĞLU

Anadolu Kokulu Kadınlar / Dilek Tuna Memişoğlu

ANADOLU KOKULU KADINLAR / DİLEK TUNA MEMİŞOĞLU 

Anadolu Kokulu Kadınlar, Dilek Tuna Memişoğlu'nun ilk öykü kitabı. Truva Yayınları markasıyla çıktı.

Feridun Andaç'ın  öykünün söz söz cümle 
cümle eleyerek dokuyarak kurduğunuz işçiliğini yaparsınız, dediği öykülerden oluşmaktadır, Anadolu Kokulu Kadınlar öykü kitabı. On altı öyküde de bu durumu hissediyoruz.

"Hiçbir şey göründüğü gibi değildir."
İlk sayfada karşılaştığı bu cümleyle okur, bir aynanın içine girdiğini anlıyor.

Tezer Özlü'nün Eski Bahçe~Eski Sevgi öykü kitabında, "İçinde yaşadığım kent, bugüne değin içinde yaşamış olduğum tüm kentleri siliyor.(s.22) der. Dilek Tuna, Anadolu Kokulu Kadınlar'ında da kenti olmayan kadınların hikâyelerini karşımıza çıkarmaktadır.

Maden öyküsüyle,
İçimizi acıtan bir maden hikâyesi okuyoruz. 
"Umudum sonsuz dilim doğada ezberimdeki tüm duaları geçiyorum bir bir duaların bir kalkan olsun bir bulut olsun gitsin onu sarsın sarmalısın, sağ salim alıp bana getirsin istiyorum."(s.13)

Bu coğrafyada çok yakından tanıdığımız maden işçilerinin matemine ortak oluyoruz yazarla birlikte. Kulaklarımıza maden işçilerinin " İçerde tek can da kalsa zifiri karanlıkta bırakmayacağız. Kardeşlerimiz aydınlık yüzü görmeyene  kadar geri dönmeyeceğiz," dedikleri geliyor aklımıza.

Şifacı öyküsünde,
Adını unutan bir gelinin hikâyesini okuyoruz. 
"İki yıl geçti, gelin her işi yapıyor ama yapamadığı tek şey bir çocuk."(s.17)
Çocuk umudunu  şifacısının çanağın içine okuduklarına bağlayan bu hikâyede yazar, okurunu kurgudan çok gerçek yaşamın içine çekmek istemiştir.

Sadece Güzel Cümleler öyküsünde,
Şiirsel anlatımın göze çarptığı bu öykü bana "Sait Faik Abasıyanık" okumalarımı hatırlattı.
Beş yıllık evliliğini çantasını alıp evi terk ederek bitiren bir kadının hikâyesini okuyoruz. İronik bir dille anlatılan hikâyeyi anlatıcı kadın karakterimizden öğreniyoruz. 

Son dayağı yedikten sonra, son kötü sözü duyduktan sonra da "Güzel cümleleri biriktire biriktire kafamdaki kötüleri silmişim demek. "(s.22) diyerek unutmak istiyor yaşadıklarını. Yazıyor geçmişi, dünü, bugünü. Hatırladıkları var. Okuyucu kadının zihnindekileri bilinç akışı tekniğini ustaca kullanan yazarının eliyle öğreniyor.

Sarı Sıcak öyküsünde,
Yazar bizi beyaz altının diyarına götürüyor. Geçimini pamuk toplayarak sağlayan bir kadının burnumuzda kokan otların yığınına bıraktığı bebeğe hayıflanıyoruz.
 "...Sabah ezanıyla kalkıp güneşin altında akşam gün solana dek tarlada bahçede çalışınca yanık gibi kızarıyordu yüzü elleri kolları…"(s.30) Okuyucunun boğazında bir yumru bırakıyor bu satırlar. 
Bu coğrafyada kadın olmanın zorluğunu aklı uçup giden, bebeğini düşünen kadınların hikâyelerini okurken anlıyoruz.

Otobüste öyküsünde,
Yazar, okurunu bir otobüs yolculuğuna çıkarıyor. Karakteri bizden biri. Belki bizim aynamız yansıyan. İç sesimizi konuşturan.
İş saatinde otobüsü dolduran yaşlılar, çocuğunu kucağına oturtmayıp koltuk işgal eden teyzeleri de tanıyoruz. Otobüste göz göze geldiğimiz birinin niyetini sorgularken anlıyoruz yanlış anlaşılmaları. "Gözlüğümü koltukta bıraktım galiba..."(s.37) Kendisine yer veren yolcudan insanların yakınlaşmalarının kırılan bir gözlükten ibaret olduğunu öğreniyoruz.

Bulantı öyküsünde,
Kısa akıcı cümlerle kurulmuş bir öyküyle daha karşılaşıyoruz. Okuru sıkmayan ağdalı cümleleriyle boğup yormayan bir hikâyenin içinde buluyoruz kendimizi.

Yazar Dilek Tuna Memişoğlu, “Bu Toprağın Sesi” de dahil olmak üzere TRT kanalları için program metinleri, senaryo yazarlığı yapmış biri kadın… Hatta bunların yanında Tömer Dil Öğretim Merkezi ve çeşitli Kamu kurumlarının yayın organlarında da senarist ve yapımcı olarak görev almış.

Ve bir Anadolu gezgini…

Seyahatlerindeki gözlemlerini, günümüz Anadolu kadınlarının yüzlerini, bakışlarını yani duygularını on altı öyküyle anlatarak yazmış olduğu “Anadolu Kokulu Kadınlar” kitabıyla, okuyucularını Anadolu’da duygu dolu bir yolculuğa çıkarıyor.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi