AH! NE ÇOK
Ne çok güzelliyorsun hüznünü yüzünde
Ne güzel ağlıyorsun gülerken.
Ah! Kanatların ne çok uzakta şimdi değil mi.
Kaç ölüm var kirpiklerinin altında.
Gecenin karanlığına sürdüğün ne çok çığlığın.
Duyulmuyor sesin ne kadar bağırsan da.
Görünmez bir gölgeye dönüşüyor bir zaman sonra yüzün.
Kahve fincanlarının kenarında dudak izlerin
Ve renk renk ruj lekelerinde boşalan kül tabakları.
Kim yazdı bize bu hayatı.
Biz hangi olmazın üstüne geldik ki
Sesimize değecek mutlu bir şarkı düşmedi payımıza.
Herkesler kadar masumduk oysa
Ürperirken bir çiçeğin kokusunda
Ve herkes kadar bizim de titredi yüreğimizin bir köşesi o ilk öpüşün büyüleyen tutkusunda.
Sahi sen ne yaparsın bensiz dedin ya.
Eskimiş bakışlarına yeni takvimler asardım
Mevsimsel rastlantılar giydirirdim adlarımıza
Sonra ne yapar eder bir öykünün ortasında buluştururdum bizi
Belki el ele olmazdık
Belki yine böyle uzaktan bakardık birbirimize
Ama gözlerimiz hatırlardı bir yerlerden.
Yüreğimiz ısırırdı kendini
Derin bir iç çekişin ardından içimize dolan narkoz gibi.
Taptaze bir gülümseme düşerdi dudaklarımıza.
Sahi
Sen ne yapardın ben olmasaydım.