AĞIT...
Koşuyordu etekleri dalgalana dalgalana
Tuttuğu nefes can kafesini sıkıyordu
Bir alev topuna dönüşmüş düşünceler
Yakıp geçiyordu önüne geleni
Panter gibi önde savrulan elleri
Kıyar mı? insan sevdiğine
Böyle hainliği yapar mı? göz bebeğine
Nazlı bir beden düşmüş toprağa
Ben öpmeye kıyamazken saçlarını
Sen ellerine dolayamazsın
Diye haykıran nefesine karışıyordu
Yırtılan zaman mı yürek mi belli değil
Sanki an ve an devleşiyordu
düşünceler zirvesine tırmanıyordu
Bir dağcının bir dağa tırmanışı gibi
Yüksek perdeden sesi dağılıyordu
Sevgili kızının kulağına ulaşmasını düşünüyordu
"Yanındayım, seninleyim" der gibi
"Sana zarar vereni bu ellerimle parçalarım"
Der gibi savuruyordu peş peşe
İçindeki ateşin
söneceği yoktu.
Bir yığının üzerine kapaklanır gibi
Adeta yığıldı üstüne
İnleyen acısı kuşatmıştı kızını
Bir de sevgisi sarmıştı
Nefes almayan bedenini
Yüreğini açıp kızını yerleştirmek ister gibi
Dövmeye başladı can kafesini
Admin