YILKI ATLARI
Tünemiş ciğerimin köşesinde bitmeyen hasretin
gelmeyen kışlara gebe artık, baharlar
saplanmış göğsüme bıçak gibi ayrılığın acısı
dargınım biraz sensizlik olan yazgıma
yetim çocukların gözyaşlarında yarım kaldı hevesim
kursağımda tıkalı, yutkundukça çırpınıyorum
pusulasını kaybetmiş yolcunun silsilesindeyim bugün
kaldırımları eskimiş köşe başında hayallerim
cebelleşirim gayya kuyusunda, kendi kendime
Susmuyor içimde yılkı atlarının ayak sesleri
çığlıkları dinmeyen ölü bedenler
çınlıyor kulağımda sessiz bir uğultu
boğulmuş gözyaşlarımla bugün, Nuh'un gemisi
gizlemiş seher vakti, yıldızların güzelliğini
Şira'nın şavkı yansıyor yüzüne
getiriyor bulutlar vagonlarla yağmurları
demleniyor kurak toprakta vakit aldıkça
düşüyorsun damla damla sazımın tellerine
dolanıyor notasız şarkılar dilime
sığınmış kelimelerim, yine kapına bu gece
tercümesiz, lisânsız her bir hece
parlıyor yıldızlar gözlerinin uzantısında
çağırıyor ölüm beni gizliden gizliye
Ver nefesinden soluğuma bir can
yaklaşıyor bedenimin teneşirle tanıştığı vakit
enkazı kaldırılmamış yıkımlar gibi bedenim
çekiliyor ruhum çürümüş damarları arasından
kopuyor kıyamet, bir sekerat sancısı
asılı durur ölüm meleğinin namlusunda son nefesim
salın cesedimi dağlara toprağa karışsın bedenim
çırpınıyor içimden bir kuş bir yanım ise arafta.