MANZUME
Giriş Tarihi : 06-11-2022 14:57

Yalın Ayak Yalın İz Bırakmak

Hamiyet Su Kopartan - YALIN AYAK YALIN İZ BIRAKMAK 

Yalın Ayak Yalın İz Bırakmak

YALIN AYAK YALIN İZ BIRAKMAK 

Cenneti anlatıyordu derste öğretmenimiz. 
Çocukken sormuştu bir arkadaşım,
"Sen hiç içinden pınar akan bir orman gördün mü?"
"Evet" deyip geçmiştim o gün. 
Çok var geçip gittiklerimiz, geçiştirdiklerimiz. 

O gün anlatmadım arkadaşıma, anlatamadım. 
Anlamazdı çünkü anlatamazdım hislerimi doğru kelimelerle. 

Evet, ben içinden buz gibi akan bir pınar, 
Dev çam ağaçları gördüm. 
İçtim defalarca köpük köpük suyundan, 
Bir kez ayağım kaydı yosunların kayganlığından
Kendimi bir anda buz gibi soğuk suyun içinde buldum. 
Biraz daha sürüklensem kayalardan 
Aşağı düşecektim uçurumdan. 
Anlık bir hareketle babam tuttu kolumdan,
Zaten ne zaman düşsem babam tutar kolumdan. 

Evet, ben içinden pınar akan bir orman gördüm. 
Çamlık'ta görmüşlüğüm, 
İçine düşmüşlüğüm, 
İliklerime kadar hissetmişliğim var.
Cennetse, evet cenneti görmüşlüğüm, 
Çocukluğumda cenneti yerine bırakmışlığım var. 

"Sen hiç tren gördün mü?" demişti. 
Beş yaşın sisli bir manzarası, 
Hafızamın hayal meyal bir hatırası.
Evet, trene binmişliğim, 
Kafamı öndeki koltuğun demirine çarpmışlığım, 
Alnımın şişliğiyle ağlamışlığım, 
Hatta ağlamaklı, asık suratla fotoğraf çektirmişliğim var. 

Sokakta oyun oynarken 
Bir uçak beliriverirdi yükseklerden. 
"Uçak, annene babana selam söyle!"derdik hep birden. 

Sonra, bir uçaktan bir uçağa binmişliğim, 
Çok yol kat etmişliğim, 
Az gitmiş, uz gitmişliğim var. 

Uludağ'da uçmuşluğum, 
Erciyes'te kaymışlığım, 
Bir tepeden bir tepeye konmuşluğum var. 

Çok kişiyle tanışmışlığım, 
Birçok kişiyle yol yürümüşlüğüm, 
Kırmışlığım, kırılmışlığım var. 
Birçok varpurda birçok martıya simit atmışlığım, 
Birçok sofrada helal ekmeğimi bölmüşlüğüm var.

Şimdi ben seçtim çorak çöle gül ekmeyi.
Ben istedim toprağa yalın ayak basmayı. 
Yer ve gök arasındaki ufuk çizgisini kendim çekmeyi. 
Toprakta yalın bir iz bırakmayı, 
Bir başıma yürümeyi. 

Kendi kendime diyorum ki hep içimden:
Bir kapı açılır muhakkak. 
Önce anahtar deliğinden içeri bir bak. 
Beğenirsen ona doğru koşmak, 
Korktuğundan kaçmak için bir mesafe bırak. 

Hep evini sorduğumuz Ay Dede varsa karanlık gecede
Pamukların içi dolmuşsa tane tane
Sen de asıl yıldızların en beyazına. 
Ekmeğini böldüklerin unutsa da
Simit attıkların kanat açar sana,
Korkma!
Bölmek ve atmak arasındaki farkı anla.
Bir çift martının kanatlarında gönlünü sakla. 
O pınar sende hâlâ çağlıyor nasıl olsa...

       

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi