TORPİLLİ
Gitmediği yer,
gezmediği sokak,
uğramadığı deniz,
dokunmadığı lezzet,
dalından koparamadığı meyve,
koşarak yetişmediği tren,
varmadığı cennet kalmamış.
Şimdi ona
soğuğu geçiren pencerelerden seslense,
kilidi olmayan kapılardan el sallasa,
sobasız odalarda ağırlasa,
denize hasret kulaçlarını anlatsa ona...
Dağların yamaçlarına çıkarken
üç vakitte değil,
çok vakitte vardığı
soluksuz nefesini duyursa.
Öyle anlatacak çok şey var ki...
Kelimeler boğuluyor
bir araya gelince.
Sorguluyorsun...
Sen bilir misin?
Mahkemesi kurulmuş,
sohbeti talan olmuş,
müebbete çarpılmış,
sandalyesi eğik mahkûmun
gönül sofralarındaki
eksik kaşığının anlamını...
Sen el sallamak nedir bilir misin?
Neye göre,
kime göre,
kim tarafından uğurlanmanın
ayrılığını?
Çekilen şuta benzer.
Tam kalbinin kalesine gelir o gol.
Hiç hazırlıklı olmadığın,
bildiğin toprağın tanımadığı tohumuna benzer.
Beyaz vazoların
haketmediği
siyah güle eşdeğer...
Yine de susuz bırakamadığın,
çöle emanet edemediğin
"Ez benim de ezber..."
Bana gelsen,
bir çiçeği soldurmamak için
hangi rüzgârın peşinden koştuğunu,
hangi yağmurlarla taşıp dolduğunu,
Suskun dudaklara yanıt sorduğunu
Bir bilsen,
bu yüreğin
çöl sıcağında
bardaksız
barakasız
umuduna umut aramak için
seyyah olduğunu.
Bu toprakların insanı
bazen Mecnun yetiştirir,
bazen Yusuf,
bazen Eyüp'ten bahseder,
bazen Mevlana'dan...
Sen bilir misin?
Semazenlere taş çıkaracak kadar aşka durduğunu.
Sen bilir misin?
Hiç toplanmadı uykusuz gözlerde,
hep açık kaldı mabetler
gökyüzüne serilmişti yıldızlı seccadeler.
Nurun nuruna hasretse bu eller
engelse karanlık geceler...
''Bir çobandım ben...
Hayatın kuzusunu besledim yüreğimin dağlarında.''
Kurbanlık
verir misin
acıyla mest
olan narsist bıçaklara boynunu?
''Sen bilir misin?
Bütün çiçeklere umut var mı diye arı olduğunu?''
"Şair olmak,
yüreğin okyanusta son bulacak gamından geçer."
Kolay değildir yazmak.
Bir kuyunun içine düşüp de ıslak ipe yük olmak.
Bak!
Mevsim sana bahar...
Sen tomurcukların içinde
şu uçsuz bucaksız tarlalarda başak olup yeşillenmişsin.
Demem o ki:
''Sevda olup şarkılarda dillenmen kolay.''
Bülbüle benzer boyun büküşün,
solduğun güller kadar...
Bana hüzünden bahsetme diyorsun ya;
O şairin şiirleri torpilli...
Ben hayallerine
şiir yazar,
görmediğini yürek galerimde toplarım.
"Veysel'dir gözlerim."
Bilmediğimi de
yansıyacak
güneşlere sorarım.
Sana hayat torpilli...
Ey dünyanın sırdaşı,
karanlığın gözdesi,
ufkumuzun çemberi,
karanlık gecelerin
göz alıcı ışık kuşağı...
Yetişsem,
gökyüzü ırmağına yer
var mı?
Toplamak bize kalmış...
''Sen hiç
bir yürekte
önce toplanıp,
sonra bölünüp,
çarpıldın mı?
Her zerreni karanlıktan toplayarak
oldun mu
Samanyolu?