ŞİİR
Giriş Tarihi : 26-01-2023 19:19

Sen Ustasın

Belgin Şimşek -SEN USTASIN

Sen Ustasın

SEN USTASIN 

Sen Ustasın 
Bu fetihten çıkar mı
bize ait zaferler?
Sen ustasın, ben çırak derdi dertle döverler.
Var mı eritme kabı,
nerede o  derin hazne?
Peki nerede yüreğin rengarenk şelalesi?

Tüm zıtları benzeştirip,
aşka verilen eza.
Ret ve inkar harmanında
devleşen gizli tanık.
Söyle ne kadar sürer,
bu etkinin  tepkisi?
Gerçeğin
tırnakları batmaz mı
son virajda?

Bak! kanar sözcüklerin
tamamlanma hecesi.
Tarafları bölüştürüp
yalancı cellat bulur.

Sen bir tuz  lambasısın
nemlendikçe eriyen.
Özlediğim, görmediğim bilmediğim sılada.
Ben yanında, yakınında yuvarlanan kar topu.
Serçeye   yakışır mı buz üstünde raks  etmek?
Kalbinin hududuna
mülteci gibi girmek.

Bu hüküm, bu yüküm
esarete ram olmak.
Ne büyük bedduadır,
seven kalpten ah almak.
En sevgili!
Bu girdabın adı kırılma olur.
Ne benden bir Melike,
Ne senden kral olur.

Hiçbir zaman öptürmeden aşkın yanaklarından.
Ve sen kanatsız uçtun
tren istasyonundan.
Bütün ayrılıkları
yüreği damıtıyor.
Aşkının  potasında
eritip eğdirerek,
sadrına şifa ister,
sureti sönmüş çehrem.

Yükleyip yüklendiği
hırıltılı  nefese.
Ayağımı bükerken aynı istikamette.
Her rekatta farzdı  inan
aşkın narına secde.

Sen bir köle istiyorsun demirden bir kafeste.
Gün süzülür, güneş ölür, kızıl yayılır gökte.
Kara sevdaya düşene, kapkara bir düş kalır.
Sığındığın kalede
koca gökyüzü yanar.
Mehtabın dili kanar,
denizìn kalbi durur
Bu inatçı,bu devingen
aşkın gözyaşlarında, nuruna secde ettiğin
bir gezegen yok olur.

Ciğerime çekerken
safaktaki ayazı,
güneş kime doğar, bilmem bana uğrar batışı.
İflah eder mi bizi
bu yiğitlik yarışı?
Boşuna bu iç çekiş, boşuna bu erinme.
Ne benden bir Melike,
Ne senden kral  olur.

Kaç kere çektim bilmem ömrün kulaklarını?
Bir türlü susturamadım sabrın dudaklarını.
Hiçbir zaman öptürmedin aşkın yanaklarını.
Ve ben hiç unutmadım
tren çığlıklarını.
Bazı gün engin deniz,
bazı gün dingin nehir.
Bazı gün kaypak bulutlu
bir iklim sıralanır.
Vedasız, ayrılıksız
çölde yürüyen kervan.
Elinde dertli sazın
bir de mızrabın olur.
Yemyeşil ovalara
bazen düşer yıldırım.

Hazan sarısı bozkur da
buruk hatıran kalır.
Sel olup yıkılırken  kirpiğin barajları.
Yanak sanki
dalga kıran,
çekiyor halatları.
Yüreğim demir halka,
gamzeler  yük limanı.
Hangi affa uğrayacak,
ettiğin bu kefaret.
0rantısız gücünle,
verdiğin bu esaret.

Gönülde bir dilenci
ve aşk sonsuz ibadet.
İki yüzlü kalbine
verdiğim koca diyet.
Ben ılık güz güneşi,
sense yalancı bahar.
Rotan; mahşeri çığlıkta
Titreyen duman olur
Bir sedyede
can çekişir.
Bu yalancı sevdalar.
bu fetihten çıkar mi
bize ait zaferler.
Ne benden bir melike
Ne senden kral  olur.

Hiç bir zaman olmadı
hikayem de mutlu son.
Sen tren çığlığıydın,
ben bekleyen istasyon.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi