BİYOGRAFİ
Giriş Tarihi : 07-03-2025 23:50   Güncelleme : 08-03-2025 00:12

Mithat Cemal Kuntay / Seher Uslu

Seher Uslu -MİTHAT CEMAL KUNTAY

Mithat Cemal Kuntay / Seher Uslu

MİTHAT CEMAL KUNTAY

Şair ve yazar kimliğiyle Türk edebiyatının önemli isimlerinden olan Mithat Cemal Kuntay’ı gelin yakından tanıyalım:

Bir şair düşünün, öyle bir şiir yazsın ki yazdığı şiir okuyucusunun gönlüne kazınsın.

ON BEŞ YILI KARŞILARKEN

Kim derdi yarılsın da nihayet yerin altı,
Bir anda dirilsin de şu milyonla karaltı.

Topraklaşan ellerde birer meşale yansın.
Kim der ki şu milyonla adam birden uyansın.

Kim derdi seher yıldızı doğsun da bir evden,
Kaçsın da cehennemler o bir damla alevden,

Canlansın ışık selleri olsun da o damla
Beş devletin öldürdüğü devlet bir adamla.

Kim der ki en son rakamlar da delirsin.
On beş asır on beş yılın eb’adına girsin.

Dünyaları bir fert evet oynattı yerinden,
Sarsıldı demirler evet azmin demirinden.

Mazi yıkılıp gitti evet fesli,kafesli:
Lâkin bugünün ey granit bünyeli nesli,

Bir şey ele geçmez şerefin sade adından.
Sen arşı bırak,varsa haber ver kanadından.

Gökten ne çıkar? Gök ha büyükmüş ha değilmiş,
Sen alnını göster ne kadar yükselebilmiş.

Gökler çıkabildin,uçabildinse derindir,
Tarihi kendin yazıyorsan,eserindir.

Bahsetme bugün sade dünün mucizesinden,
İnsan utanır sonra yarın kendi sesinden.

Asrın yaşamak hakkını vermez sana kimse;
Sen asrını üstünde izin varsa benimse;

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Mithat Cemal Kuntay
Hayatı

(1885 İstanbul, 30 Mart 1956 İstanbul)
1885 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Mithat Cemal Kuntay, İşkodra’dan gelen bir ailenin oğludur. Babası Selim Sırrı Bey, annesi Rumeli’nin Tırhala Kasabası’ndan Samiye Hanım’dır. Henüz çocukken annesinin kendisine okuduğu Cezmi romanı, O'na ilk edebiyat zevkini verdi. Orta öğrenimini Aksaray’daki Mekteb-i Osmaniye Rüştiye’sinde, Saint Joseph Lisesi’nde başladığı lise öğrenimini Vefa Lisesi’nde tamamladıktan sonra Mekteb-i Hukuk'tan birincilikle mezun oldu.

17 yaşındayken babasını kaybedince 10 kişilik ailesinin geçimini üstüne aldı ve öğrencilik yıllarında gazetecilik, özel öğretmenlik daha sonra avukatlık yaparak bu yükü taşımaya çalıştı.

Aynı dönemde ilk şiirlerini dergi ve gazetelerde yayımladı. İleride yakın dost olacağı ve biyografisini yazacağı Mehmet Akif ile 1903 yılında tanıştı. Bu tanışma, O'nun sanatını ve düşüncelerini etkiledi. Padişaha jurnal edildiği için 1906’da bir süre tutuklu kaldı.

Mehmet Akif’in II.Meşruiyet’ten sonra yazdığı 'İstibdat' adlı şiiri, bu olayın hatırasına Mithat Cemal’e ithaf edilmiştir. Mehmet Akif ile birlikte yazdığı 'Elhamra' adlı şiiri ve 'Acem Şahına' adlı manzumeyi Resimli Kitap’ta yayımladı. 'Acem Şahı', şair olarak ününü artırdı.

1908 yılında kazandığı imtihan sonucu doktoraya başlayarak Hukuk İdaresi dersi veren İbrahim Hakkı Paşa’nın asistanı oldu. Eğitimini tamamladığında Türkiye’de ilk hukuk doktoru ünvanını aldı. Bir süre “Hukukta Hitabet” dersleri verdikten sonra sınav kazanarak Adliye Nezareti Özel Kalem'ine kâtiplik görevine başladı, zamanla müdür yardımcılığına yükseldi. Kısa bir süre Birinci Hukuk Mahkemesi üyesi olarak yargıçlık yaptı.

I.Dünya Savaşı sırasında hükumetin Çanakkale Cephesi'ne gönderdiği 40 kadar şair arasında Mithat Cemal'de yer aldı. Savaş yıllarında çıkartılan Harp Mecmuası’nda hamasi şiirlerini yayımladı. Milli Mücadele yıllarında da hamaset şiirleri yazmaya devam etti. 30 Ağustos  Zaferi’nden sonra yazdığı ‘Vatan Hisleri’ adlı şiirinin son iki mısrası TBMM’de Mustafa Kemal tarafından okundu:

“Ölmez bu vatan farz-ı muhal ölse de hattâ / Çekmez kürenin sırtı bu tabût-ı cesîmi
(Ölmez bu vatan varsayalım ölse bile / Çekmez dünyanın bedeni bu kocaman tabutu)"

Bu olay ününü birden artırdı.

Mithat Cemal 1923 yılında noterliğe başladı. Beyoğlu 4. Noterliği'ne tayin edildi ve 1956 yılında yaşamını yitirinceye kadar görevini sürdürdü; Türkiye'nin en uzun süre noterlik yapan hukukçusu unvanını aldı.
Hicaz Valisi Ahmet Ratip Paşa'nın torunlarından Naile Hanım ile evlenen Kuntay, çok sevdiği eşini genç yaşta yitirdi. Naile Hanım (1895-1945) ile evliliğinden Vedat (1918-2011) isimli tek bir oğlu oldu ve fotoğraf sanatçısı Lale Tara tek torunudur.

Kuntay, akciğer kanseri nedeniyle 30 Mart 1956 günü İstanbul’da hayatını kaybetti. Kabri Karacaahmet Mezarlığında’dır.

Mithat Cemal Kuntay'ın Edebi Kişiliği

Mithat Cemal’in yayımlanan ilk şiiri 'Çırçır Suyu’nda, 1901 yılında Malumat Dergisi’nde çıkmıştır. Sırat-ı Müstakim dergisi ve Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayımlanan şiirleri ile adını duyurdu. Tek şiir kitabı Türkün Şehnamesi'nde 82 şiiri yer aldı. Şiirlerinde aruzu ustaca kullandı. Ağır bir dile sahip olan şair, dilini zamanla sadeleştirmiştir.

Vatan ve millet sevgisi temalı epik ve lirik şiirler yazdı. Hiciv türünde de şiirleri olan Mithat Cemal Kuntay, aşk temasını hemen hemen hiç işlemedi. Hiçbir edebi topluluğa katılmadı. Çınaraltı dergisinde 1943-1944'te yayınlanan son dönem şiirlerinde Yahya Kemal Beyatlı'dan da etkilendiği görülür.

Kuntay’ın eserlerinde, çocukken annesinin kendisine  okuduğu Namık Kemal’in romanlarından etkiler vardır. Bu etki Üç İstanbul adlı romanında şu şekilde göze çarpar:

“Tolstoy, boynundaki madalyonda Jean Jacques Rousseau’nun resmini taşırdı.”
Aksaray’daki evinde Adnan, bu satırları okuduğu kitaptan başını kaldırdı: Seviniyordu. Çünkü, O da bir vakitler Namık Kemal’in fotoğrafını göğsünde taşırdı.

Yalın bir dil kullandığı “Kemal” ,“Yirmi Sekiz Kânun-ı Evvel” gibi oyunlarında yurt sevgisini işledi.

Tek romanı ve en önemli eseri Üç İstanbul’dur. Edebiyat araştırmaları da yapan sanatçı, inceleme ve araştırmalarını “Hitabet ve Münazara Dersleri”, “Hitabet Dersleri” kitaplarında topladı.

Üç İstanbul

Bu roman Abdülhamit dönemi, Meşrutiyet dönemi ve Mütareke dönemlerinde İstanbul’u anlatan bir eserdir. Romanda, gerçekçi kişiler, ayrıntılı tahliller ve bu üç dönemle ilgili kesitler vardır. İstanbul’un üç dönemini eserinde ustalıkla işledi. Kişisel çıkarların peşinden koşanlar, birbirlerinin kuyusunu kazan Jurnalciler, birbirlerinin zenginliğine göz dikenler, toplumun her kesimimden olaylarla İstanbul’u gözler önüne serer. Romanın kahramanı Adnan ve diğer kahramanlar ile o dönemin olayları okuyucuya aktarılır.

Eser, bazı edebiyat tenkitçileri tarafından yapısı ve tekniği bakımından zayıf, üslûbunun zorlama olduğu, yerli yersiz rastlantılara fazlasıyla yer verildiği, gereksiz ayrıntılar, süslü ifadeler ve vecizeler ihtiva ettiği belirtilerek eleştirilmiş, aynı zamanda İstanbul’un II. Abdülhamid, Meşrutiyet ve Mütareke dönemlerinin toplum gerçeklerini yansıtması bakımından Cumhuriyet devrinin en önemli romanları arasında sayılmıştır.

Roman, dizi film haline getirilerek Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu televizyonunda gösterilmiştir (1983)

Eğilme

Zincirin altınsa da hatta,koparıp kır,
Susmak ne demekmiş, yere haykır göğe haykır!
Vicdan bile duymaz çıkmazsa bir âhı,
Sessiz kölelerdir yaratan binbir ilâhı
Elbet put olurlar öpülen eller,etekler,
Elbet öpen oldukça,olur öptürecekler!
Hürriyet, o en son şerefindir, onu satma! 
Bir tanrı yeter, kendine bin tanrı yaratma!
İnsandaki dört tane ayak devrini bilme,
Mahvolsa eğilmezdi baban, sen de eğilme!

Türk Öğretmenlerine

Bazen ölüler yurdu korur, bazı da sağlar; 
Göz nuru karışmazsa şehadet kanı ağlar.
Yoksulluğun ufkunda erirken bile mağrur,
Sensin o hazin nûr, o derin nûr, o büyük nûr.
Hoşnutsun, eğilmiş okuyorsun, yazıyorsun; 
Ey terli alın, ey güneşin öptüğü insan.
Şöhret aramaz, şân aramaz, nâm aramazsın; 
Cemiyetin omzunda da yokmuş kadar azsın.
İlmin sesi haykırmaz: ilim şarlatan olmaz,
Sessiz de seven yoksa vatanlar vatan olmaz.
Sen yurdunu haykırmayarak gizli seversin,
Kalmışsa eğer, ömrümü Tanrı’m sana versin...

Atatürk'ün Cenazesini Ankara'da Karşılarken

Gene on beş sene evvel gibi Gazi geliyor,
Gene on beş sene evvelki kadar yükseliyor.
Gene başlarda oturmuş, gene göklerde başı; 
Yıldırımlar gene bir eski silâh arkadaşı.
Ölümün bitmeyen ufkunda yatarken gene sağ; 
Bir avuç toprak olurken gene yüksek, gene dağ.
Gene bir memleketin satveti bir tek emeli.
Koca bir yurdu tutarken gene sapsağlam eli.
Çürüyen göğsü için takızaferler gene dar; 
Gene sağdır, gene sağlamdır O, hem dünkü kadar.

Ona hicranla... hayır, sade taabbütle eğil; 
Ölüdür; doğru,fakat öldüğü hiç belli değil.

Eserleri

Roman

Üç İstanbul (1938)
Tiyatro oyunları
Kemal (1912)
Yirmi Sekiz Kanun-i Evvel (1918), Çanakkale hakkında oyun

Antoloji

Nefaisi Edebiye (1913)

Biyografi ve Monografiler

Mehmed Âkif (1939)
İstiklâl Şairi Mehmed Âkif (1944)
Namık Kemal: Devrin Olayları ve İnsanları Arasında (1.cilt 1944; 2. cilt, Kısım I, 1949; 2.cilt, Kısım II, 1956),
İlkler ve Ötekiler (1944)
Sarıklı İhtilalci Ali Suavi
Mehmed Âkif: Hayatı, Sanatı, Şiirleri, Seciyesi, Seçme Şiirleri (1948)

Şiir

Türk'ün Şehnamesi

İnceleme ve araştırma

Hitabet ve Münazara Dersleri (1913)
İftira-yı Taassub (1913)
Hitabet Dersleri (1914)
Edebiyat Defteri (1915)

Basılmamış çalışması

Tevfik Fikret

Kaynakça

Wikipedia (internet sitesi)
Türk Edebiyatı (internet sitesi)
TDV İslâm Ansiklopedisi 
Antoloji (internet sitesi)
Üç İstanbul, Oğlak Yayınları,12.Baskı,s.35

Editör: Nüzhet Ünlüer

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi