GÖĞE BAKMA DURAĞINDA BİR ADAM
Bir adam var göğe bakma durağında
Elinde eski bir saat, gözleri uzaklarda
Dalgın bakarken usulca geçer bulutlar
Kulaklarına fısıldar rüzgâr, eski şarkılar
Elinde ne bir bilet, ne de bir amacı var
Göğün derinliğinde kaybolmuş yarınlar
Umutsuzca yıldızlardan sorar bekleneni
Göğe bak, belki bir ışık gösterecek kendini
Bir otobüs geçer, ama nedense binmez
Gidecek bir yer yok, kalmak da istemez
Gök yeter ona, bir de bu küçük durak
Gökyüzünde bir sır var, burada doğacak
Geçip gider yolcular, fark etmezler bekleyeni
Ama o, gökyüzüne her bakışta bulur kendini
Bilir ki, bazı yanıtlar yerde değil sadece göktedir
Sabırla beklemenin sevinci, gelecek hediyedir
Göğe bakma durağında hareketsiz biri
Uzakların mavisi, sanki kendi gözleri
Kaybolmuş zamanın, kendine ait gölgesi
Bir rüzgâr daha eser, yalnızlığın acı sesi
Ne yağmurda ıslanır, ne günește yanar
Bekler sadece, bir umutla göğe bakar
Sonsuzluğa doğru bir sorusu var aslında
Yanıtı belki de evrenin uzak diyarında
Düşleriyle dolmuş cebinde, umutlar birikmiş
Gönlünde bir güneş, bir de gölge saklanmış
Gecenin derinliklerinde yıldızlarla konușur
Bilmediği yanıtları arasa da, onlar gelip savuşur
Belki bir yıldız düşer, içinde umut taşır
Belki de bulutlar ona uzak diyarları taşır
O adam, bekler göğe bakma durağında
Beklediği beklenen, belki de yakınında