ESKİ BİR KASTAMONU EVİNDE KAYBOLMUŞ ZAMANIN İÇİNDE
Şimdiki zamanın içinde kaybolmadan kalma çabasında ruhlarımız.
Müzeye dönüştürülmüş eski bir Kastamonu evinde gezinirken, mis gibi ağaç kokusuyla eskilere gidiyor ruhum.
Eski kitapların kâğıt kokusu.
Bir saatin susan tik takını duyuyorum.
Şimdiki çağın modern insanları geçmiş zaman resimlerine susamış gibiyiz adeta.
Gördüğümüz yerde dokunmak istiyoruz.
Sanki bir arınma gibi.
Sanki tazelenme.
Temize çekilme isteği.
Geçmişten gelen sadelikleri alıp üstümüze süs yapma.
Gözümüzü, gönlümüzü doyurma.
Teknoloji çağı ağır geliyor bize.
“Dur” demek istesek de durduramıyoruz bedenlerimizi.
Oysa şu evin ahşap zemininde yürürken nasıl da temiz bir zamandayım.
Nasıl da sakinlik ve huzur topluyorum andan.
Ve kalemim susmuyor iç sesimin ardı sıra.
“Geçmiş zaman öyküleri yaz.” diyor.
Bizden öyküler.
Dolu dizgin, amansız, nereye gittiği belli olmayan çağa rağmen…