DEPREM SONRASI
Bugün deprem sırasında, İstanbul Başakşehir'de oturan teyzemler umreden geldiği için gittiğimiz “hoş geldin” ziyaretinde idik.
Kahvaltı sonrası o kutsal toprakların manevi sohbeti eşliğinde tam kahvelerimizi içecek iken birden oturduğumuz yer sanki tren raylarının üzerindeymiş gibi ileri geri sallanmaya başladı. Gayriihtiyari avizeye ve birbirimize bakındık. Ha geçti ha geçecek derken on altı saniye o kadar uzun geldi ki sabah tansiyon ilacımı da unutup içmememden dolayı olsa gerek, çarpıntım ve baş dönmem oldu.
Ölüm hiç beklemediğimiz anda ne kadar da yakın; dilimden kelimeişehadet dökülüverdi.
Rabbim son nefesimizde söylemeyi nasip eylesin.
Saniyeler içinde o kadar sorgulamalar oldu ki içimizde...
Bu duyguyu Gazze'de savaşı her an yaşayan, afette evleri barkları başlarına yıkılan, enkazlar altında kalan insanları düşününce ve biraz da sakinleşince hemen uzaktaki yakınlarımız ile birbirimizi aradık.
Televizyondan haberlere bakındık.
Malum görüntüler, haberler...
Bir süre sonra güler yüzle, tatlı dille karşılandığımız misafirliğimizi bitirip ayrıldık eşimle.
Trafikte giderken yolumuzun üstünde olan, pandemi zamanında dünyayı alt üst eden o melun virüs koronadan vefat edenlerin defin edildiği mezarlığın yanından geçiyorduk. Çok genç yaşta vefat eden, iki çocuk babası kuzenimizin kabrini ziyaret etmek istedi eşim.
Gizemli diyarın sessiz sakinlerine
"Esselamünaleyküm, ey kabir ehli.” diyerek seslendik, ruha sükûnet veren sessiz bir cevap ile.
Mezarlıklarda kimileri isimsiz, kimsesiz, bakımsızdır.
Kimileri ise şehrin ortasında, gürültülü kargaşasında sanki inadına sessiz, sakin, huzurlu, yemyeşil, kimi kabirlerin üzeri ise rengarenk, bakımlı ve çiçekli…
Kayaşehir Mezarlığı da böyleydi. Daha biraz önce ölümü ensemizde hissedip kelimeişehadet getirmiş iken zaten her zaman etkilendiğim, ibret almaya çalıştığım mezarlık ziyaretimizde bu sefer daha farklı duygular ile hemen etrafındaki çok geniş ova gibi yeşillik içindeki ağaçlar sanki bize cennetin sakinliğini, huzurunu hissettirdi. Bu duygular uzun süremedi tabii ki uzaktan görünen beton yığını gökdelenleri görünce.
İbret alınası, dersler çıkarılası özel anlar, gözlerden süzülen yaşlar, nefs mücadelesi ile sorgulamalar...
Daha bu sabah torunlarımızın 23 Nisan kutlamalarını videodan izledik. Çocuklarımızın heyecanını, Gazzeli çocukların hüznünü, gün yüzü görmeden ölümlerini hissettik.
Ölüm ve yaşam, bu kadar iç içe iken, ölüm her an ensemizdeyken dünyadan ahirete doğru önceliklerimiz neler olmalı?
Elbetteki önce tedbiri almalı, sonra tevekkülü Allah'a bırakmalı.
Hiç ölmeyecek gibi dünya için üretip çalışmalı.
İnsanlığa faydalı olmalı.
Her an ölecek gibi ahirete hazırlanmalı.
Editör: Ümmügülsüm Hasyıldırım