BİR KİTAP: KÖR KUYU / İLKER BALKAN
Merhaba arkadaşlar,
Bugün sizlere Kanon Yayınları'ndan çıkan, İlker Balkan'a ait "KÖR KUYU" isimli romanla geldim.
"KÖR KUYU" beni gerçekten içinden çıkılmaz kuyulara attı. Hayatlar, insanlar, sonlar, başlangıçlar, tükenmişlikler, kadının ülkemizdeki yeri, ölümler, vurgunlar, kısa tılsımlı küçük sevinçler, çaresizlikler, tıkanışlar daha ne söylesem ki! Bilemedim. Sanki ölü bir gelinden kalan çeyiz sandığı. Nefes alamadan yorgun dizlerin pedal çevirmesi gibiydi tüm yaşananlar. Hani bazı kitaplar bitkindir, isminden bile anlarsınız ters kulaç atarak ilerleyeceğinizi. Satırlar, kitabın kaderini yaşatır belki benzer hayatı okuyanlara. Bu da öyle bir romandı. Mayası kaçmış ilişkilerin gecikmiş sürprizleri. En çokta hırsın insanları getirdiği korkunç gerçekler. Gelinen noktada kayboluşlar. Duygu Asena'nın roman ismi gibi, "Kadın'nın Adı Yok". Geçmiş yüzyıllarda olduğu gibi yine her yaşanan olayın suçlusu, cezalısı kadın. Çocuk doğurmadan, anne olmadan kadın olunmaz, seçim ve söz sahibi mertebesine ulaşılmaz. Adınıza karar verenler önce babanız, anneniz, olursa kocanız. Saçı uzun aklı kısaydı doğuştan kız bebeklerin. En iyisi, hayırlısı erkeğin tekelindeydi çünkü.
Tutkularınız, yarışlarınız, hedefleriniz, illa ki dedikleriniz bu romanda ters köşe yapmış bir şekilde tokat gibi çarpıyor yüzlere. Belki de farkındalığınızın damarları bu satırlarda açılacak. Tıkanmış ilişkilerde ilerleyen Nilgün, kocası İbrahim, metresi Funda, yasak meyvesi Serkan, olayların tanıkları Tarık ve Meltem ve ölüm çiçeği Nilgün'ün yeni doğan bebeği Sevilay. Hepsi ruhunuza gri ışık yakacak.
Tünelin sonunda neler var? hepsi kuyuya düşen yaşamların kahramanları. Peki kimler bu oyundan sağ çıktı? İpin ucu hangi elde kaldı? Hepsi bu romanda. Büyü, sihir, muska, dua bilim ışığında hangi çöken çatının altında? Hayret ve intikam üçgeninde paya düşenler nelerdi? Soluksuzca okuyup cevabını bulacağınız satırlar sayfalarda gizli.
Biraz da konuya değinmek isterim:
"Kör Kuyu" çocuk sahibi olmayı bir takıntı haline getiren Nilgün'nün kederli hayatında yaşananların öyküsü. Kulağına gelen her umut yoluna başvurmuş, olmadık denemelere girişmiş, ömrünü bu uğurda harcamış. Bu mücadelede sınırsız isteklerin kurbanı hayatlara temel atmış, yanlış odaklanmaların selinde sürüklenmiştir.
Elde olanla yetinmeyip her yolu mübah görenlerin acı sonunu anlatan bir hikâye.
Hepsinin mutlu olmak için en azından birer şansı vardı. Peki bu şansı neden kullanmadılar?
Kör Kuyu, hayata inatlardan, saplantılardan vazgeçerek bakmanızı ve yeniliklere açık olmanızı öğütleyen bir dram..
Ayrıca bölüm başları farklı kitaplardan alıntılarla konulara ışık tutuyor.
Bir kaç kalp kırıntısı alıntı:
Bir tanrı, bu kadar acıyla sınamamalıydı insanları. Cennet, dünya olmadan var olan bir yer olamazdı. O zaman da bu hayatta bu kadar acı çekmek bir terslik, bir tutarsızlık gibi gelmeye başlamıştı. (say. 100)
Yaşamımız küçük ama şaşırtıcı tesadüflerden oluşur ve biz onları değerlendirme yeteneğimiz de hayattaki başarımızı ama daha önemlisi mutluluğumuzu belirler. ( say. 136)
