BİR KİTAP: KEŞKE / SEMA SOYKAN
Bizler bu günü yaşarken ne kadar rahat olduğumuzu gerçekten fark edemiyoruz. Rahat derken sosyal yaşam demek istiyorum, ekonomiyi usuma bile getirmiyorum. Ekonominin bu hale gelmesinin nedenine girmeden Keşke'ye göz atmanızı öneririm. Bizlere bu toprakta daha nefes nasip olmazken bizlerin bugün bu mesleği yapmamızda, bu sözcükleri yazmamıza temel hazırlayan nice kalemdaşlar gelip geçti.
Bugün üniversiteler adını taşıyan kurumlar enstitü, köy enstitüleri olarak temel atıldı ilk kuruluşlarında. Ve hala devam edegelen bir sürü altlarda kalan mesleki bölümler, enstitü temeli atılırken açıldı. Bunlar üzerinde çalışmalar, hazırlıklar, ekimler yapıldı. O dönemlerde bunların değeri bugün bildiğimiz altın değerindeydi. Mücevherdi. Elmastı. Bugün ise bu mesleklerin hiçbir önemi kalmadı diyebilirim.
Enstitülerin kuruluşundan günümüze kadar aklımıza gelmeyecek bilgilere sahip. Okurken gerçekten bunlar var mıydı, oldu mu, gibi düşüncelerden kendimizi almazken güncel gündemimize de değinmesi gözden kaçacak bir durum değildir.
Sayfalarının arasına sakladığı altı çizilecek, paragrafın başına yıldız atılacak nitel ve nicel ilim yüklü sözcükler akıp giderken aşkın ve sevginin sevdaya da yer açtığına şahit olmak ayrı bir muazzamlıktır.
Fikret Sağlam ile
Sabia'nın sevdası yüreklerimizi dağladığı gibi sevdanın öneminden, sevginin değerinden söz etmesi ve ikisinin hayatlarını hayatın akışına ve kaderin çizdiği yolda yol alması pek düşündürücü bir izlenim bırakıyor.
Sabır ile sevgiye, sevdaya sahip çıkmaları aynı zamanda davalarına da dört elle sarılmaları, doğru ve dürüstlük ilkesini izlemeleri, yaş ne olursa olsun yüreklerin bir olduğu gibi bir gün bedenlerinim de kavuşacağına inanmaları, daha da güzel ve derin bir iz bıraktı.
Çok iyi araştırılmış, gerçek anlamda bitirmek istemediğim bir kitap oldu. Gerek, verdiği bilgiler ile aydınlanmak gerekse sevdanın verdiği haz olsun, benim beğenimi aldı.
