BİR KİTAP: KAYIP KITA / CENK KAYAKUŞ
Tarih araştırılmaya mahkumdur. Her yeni bir buluş ya da herhangi bir yeni bir bilgi, tarihi araştırmaya kapıları aralar. Yüzyıllar boyunca süre gelen, bilmediğimiz nice tarihi bilgilerin yazılı olduğu tabletler, tapınaklar, mezar taşları ve diğer yazılı bilgi madenleri vardır. Bunları düşünmeye belki fazla vakit bulamayız ama tarihi araştırmalarını titizlikle sürdüren arkeologlar vardır ve öğrendikleri bilgileri kitaplara taşıyarak bizlere ulaştırmaktadırlar kimi zaman…
Cenk Kayakuş’un “Kayıp Kıta” kitabının kurgusunda, kayıp olan “Mu” kıtasında yaşayan yerleşikler ile Türkler arasında bir bağın olduğuna inanan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, maden bilimcisi, tarihçi ve araştırmacı James Churchward ile gizli çalışmalar yapıyor ve sonunda eline geçen tabletler de tarihi yeniden yazacak kadar önem taşımakta. Dolayısıyla tüm dünya güçlerinin peşinde olduğu bu tabletleri gizliyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Ancak yıllar sonra, Dolmabahçe Sarayı yakınlarında denizde gerçekleşen bir kaza sonucunda gün yüzüne çıkan bu tabletleri, dış güçler çalıyor.
Devlet yetkileri tarafından görevlendirilen Hakan Geda karakterinin macerası da işte bundan sonra başlıyor. Bu kitabın hikayesi tabletleri bulma operasyonu üzerinden bugün olup biten tüm doğa olaylarının teknolojik olaylarla nasıl bir ilgisi olduğunu açıklarken ve 2023 yılı depremlerinin olacağını 2015 yılından tahmin ederken oldukça şaşırtıcı bir hal alıyor.
Hakan Geda, Moğolistan çöllerindeki çatışmaların içindeyken, Şanlıurfa Göbeklitepe kazılarında bulunan tabletlerin o an onun bulunduğu yerle arasında nasıl bir bağlantı olduğu gerçekten çok şaşırtıcıydı. Mu kıtası nerede ve neresi olduğunu öğrendiğinizde daha da çok şaşıracaksınız.
“Piri Reis’in Sırrı” kitabı ile tanıştığım Hakan Geda’nın Kutay Yabgu ile olan gerilimi yüksek maceraları heyecan vericiydi. Kutay Yabgu da kim der gibisiniz? Biraz merak iyidir.
“Kayıp Kıta” kitabını okuyup Kutay Yabgu ile tanışınca bakalım benim hissettiklerim hissedecek misiniz?
Editör: Serhan Poyraz
