NEDEN, NİÇİN, NASIL?
Neden denildiğinde beynin otomatikman; hep bir neden eşittir sebep niçinlerle soru kavramını tamamlayan kelimelerdir…
Örneğin;
Neden bu bardak kırıldı?
Neden bu bardağı kırdın?
Bu bardağı kırmana sebep olan şey neydi?
Niçin kırıldı bu bardak?
İlk örnekte genel soru sorma şekli…
İkincisi, kişisel; üçüncü de ise somut ve tanımsal bir soru irade şekli…
Niçin kırıldı bardak; gerekli miydi, elden mi kaydı; biraz da duygusal anlam…
Hayatımızda
nedenler her alanda var olmuştur. Peki, bizleri hep aşağı çeken neden nedenlerdi? Biz, bu soruyu hiç sormadık kendimize…
Belki o bardağı ya çok yükseğe, belki de çok saçma sapan ulu orta yere mi koyduk?
Nasıl yapmalıydık?
“Nasıl” kelimesi tek başına olduğunda soru; “Nasıl yapmalıyım?" denildiğinde ise bir arayış bir çözüm araştırma yetisini devreye koyandır…
“Nasıl başarabilirim?" “Nasıl yapmalıyım?" sözcükleri birçok olanakları da beraberinde sunar. İşte bu yüzden ki iki sözcüğü yan yana kullanmadığımız dan nedenlerde, niçinlerde hiç ler sığınak olmuş sanırım…
Oysa ki; nedenlere, sebeplere, niçinlere birer eksi atıp bunları nasıl artıya çevirmemiz gerekir çözümüne odaklanıp, artılar bulunabilirdi diye düşünüyorum…
Unutmayalım ki bir camdan, bir bardaktan daha çok üretim yapıldığı, binlerce çeşit olduğunu idrak etmekti…
Bir bardağa takılı kalır isek binlerce çeşit olduğunu düşünmek zaman alacaktır…
Düşün keşfet araştır incele…
Belki hepimiz birer dahi olabiliriz…
