MUTLULUK
İnsanlar çağlar boyunca hep mutluluk özlemi içinde yaşamış ama ne var ki, bu duyguyu yeterince tadamamıştır.
İnsanlar, enerjilerini hep kendileri dışındaki hayatı ve başkalarını değiştirmek için harcarlarken, kendilerini ihmal etmektedirler. Bu yüzden öfke, korku, şüphe, suçluluk duygusu, kendini yetersiz ve değersiz görme gibi sorunlar yaşamaktadırlar.
Modern toplum sanki amansız bir yarış üzerine kurgulanmış gibidir.
Birinci yarış, mal ve servet edinme hırsıdır ve bencillik, doyumsuzluk insanlarda büyük gerilimlere, bunalımlara yol açmaktadır.
İkinci yarış, bilgi çağının getirdiği hızlı değişimdir.
Değişim öyle hızlandı ki, yenilik, orijinallik, sürekli üretim, tüketim, rekabet, toplumların dinamiği haline gelmiştir.
Sevgi, saygı, dayanışma, emeğe ve yaşam hakkına saygı komşuluk, dostluk, arkadaşlık, şefkat, merhamet, hoşgörü, zarafet, nezaket, empati, sempati, doğruluk, dürüstlük, duyarlılık, duygudaşlık gibi insani güzel değer ve erdemler neredeyse anlamını yitirmiştir.
Haz ve hız çağında sıkça yaşanan olumsuz duygular insanların kendi kapasitelerini kötü görmelerine, değersizlik hissine düşmelerine neden olmaktadır. Hayat, dikensiz gül bahçesi değildir, sorunlar her zaman olacaktır. Önemli olan, sorunlara takılmadan, geçmişte yaşananlar için keşkelerle hayıflanmadan, çözümlere odaklanmak ve enerjimizi bu yönde harcamaktır.
Bilinç neyi düşünürse, bilinçaltı onu gerçekleştirmek için çabalayan bir hizmetkarıdır. Onun için düşüncelerimize dikkat edelim; olumlu düşünelim, olumlu olayları kendimize çekelim, başkalarını değiştirmek için çabalayacağımıza kendimizi geliştirelim değiştirelim, yenileyelim, mutluluğun kadere, şansa, dış etkenlere değil de, bize bağlı olduğunu unutmadan, kendimizi sevelim, sayalım, haklarımıza özen gösterelim, kendimize de değer verelim, anda yaşayalım ve mutlu olalım...
